Fassarar Ma'anonin Alqura'ni - Fassara da Yaren Turkanci- Shaaban British * - Teburin Bayani kan wasu Fassarori

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Fassarar Ma'anoni Sura: Suratu Al'shu'araa   Aya:

Sûratu'ş-Şuarâ'

طسٓمٓ
Tâ Sîn Mîm.
Tafsiran larabci:
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
Bunlar, apaçık kitabın ayetleridir.
Tafsiran larabci:
لَعَلَّكَ بَٰخِعٞ نَّفۡسَكَ أَلَّا يَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ
Mümin olmuyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin.
Tafsiran larabci:
إِن نَّشَأۡ نُنَزِّلۡ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ءَايَةٗ فَظَلَّتۡ أَعۡنَٰقُهُمۡ لَهَا خَٰضِعِينَ
Dilersek, üzerlerine gökten bir ayet/mucize indiririz de boyunları öne eğilip kalır.
Tafsiran larabci:
وَمَا يَأۡتِيهِم مِّن ذِكۡرٖ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ مُحۡدَثٍ إِلَّا كَانُواْ عَنۡهُ مُعۡرِضِينَ
Rahman’dan kendilerine öğüt gelmiş olmasın ki, ondan yüz çevirmesinler.
Tafsiran larabci:
فَقَدۡ كَذَّبُواْ فَسَيَأۡتِيهِمۡ أَنۢبَٰٓؤُاْ مَا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Onlar, yalanladılar; ama alay ettikleri şeyin haberleri onlara gelecektir.
Tafsiran larabci:
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَمۡ أَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجٖ كَرِيمٍ
Yeryüzüne hiç bakmıyorlar mı? Her çiftten nice hoş bitkiler bitirdik.
Tafsiran larabci:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
İşte bunda da bir ayet vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
وَإِذۡ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱئۡتِ ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّٰلِمِينَ
Hani Rabbin, Musa’ya: Zalim kavme git! diye seslenmişti.
Tafsiran larabci:
قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَۚ أَلَا يَتَّقُونَ
Firavun’un kavmine. Onlar hala sakınmayacaklar mı?
Tafsiran larabci:
قَالَ رَبِّ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
Rabbim! Beni yalanlamalarından korkuyorum, dedi.
Tafsiran larabci:
وَيَضِيقُ صَدۡرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرۡسِلۡ إِلَىٰ هَٰرُونَ
Göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Harun’a da (vahiy) gönder.
Tafsiran larabci:
وَلَهُمۡ عَلَيَّ ذَنۢبٞ فَأَخَافُ أَن يَقۡتُلُونِ
Üstelik onlara karşı işlediğim bir de suçum var. Beni öldürmelerinden korkarım.
Tafsiran larabci:
قَالَ كَلَّاۖ فَٱذۡهَبَا بِـَٔايَٰتِنَآۖ إِنَّا مَعَكُم مُّسۡتَمِعُونَ
Asla (bunu yapamazlar), dedi. İkiniz, ayetlerimle birlikte gidin. Şüphesiz biz, sizinle beraberiz işitmekteyiz.
Tafsiran larabci:
فَأۡتِيَا فِرۡعَوۡنَ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولُ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Firavun’a gidin ve deyin ki: Biz, alemlerin Rabbi (Allah'ın) elçileriyiz.
Tafsiran larabci:
أَنۡ أَرۡسِلۡ مَعَنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
İsrailoğulları'nı bizimle beraber gönder.
Tafsiran larabci:
قَالَ أَلَمۡ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدٗا وَلَبِثۡتَ فِينَا مِنۡ عُمُرِكَ سِنِينَ
Firavun dedi ki: Çocukken seni içimizde büyütmedik mi? Ömrün boyunca senelerce aramızda kalmadın mı?
Tafsiran larabci:
وَفَعَلۡتَ فَعۡلَتَكَ ٱلَّتِي فَعَلۡتَ وَأَنتَ مِنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Sonunda o yaptığın (cinayeti) yaptın, Sen nankörün birisin!
Tafsiran larabci:
قَالَ فَعَلۡتُهَآ إِذٗا وَأَنَا۠ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ
Ben, onu yaptığım zaman dalalet içinde olanlardan biriydim, dedi.
Tafsiran larabci:
فَفَرَرۡتُ مِنكُمۡ لَمَّا خِفۡتُكُمۡ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكۡمٗا وَجَعَلَنِي مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Sizden korktuğum için de kaçtım. Sonra Rabbim bana hüküm/ilim verdi ve beni rasûllerden kıldı.
Tafsiran larabci:
وَتِلۡكَ نِعۡمَةٞ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنۡ عَبَّدتَّ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
Başıma kaktığın bu nimet, (aslında) İsrailoğulları’nı kendine köle edinmendir.
Tafsiran larabci:
قَالَ فِرۡعَوۡنُ وَمَا رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Firavun dedi ki: Alemlerin Rabbi de nedir?
Tafsiran larabci:
قَالَ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ
Göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin Rabbi. Eğer yakinen anlayabilirseniz, dedi.
Tafsiran larabci:
قَالَ لِمَنۡ حَوۡلَهُۥٓ أَلَا تَسۡتَمِعُونَ
(Firavun,) Etrafındakilere: Duyuyor musunuz? dedi. @Mai gyarawa
Duyuyor musunuz? dedi Firavun, etrafındakilere.
Tafsiran larabci:
قَالَ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Musa:O sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir, dedi.
Tafsiran larabci:
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ ٱلَّذِيٓ أُرۡسِلَ إِلَيۡكُمۡ لَمَجۡنُونٞ
(Firavun ise:)Size gönderilen elçi elbette delidir, dedi.
Tafsiran larabci:
قَالَ رَبُّ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡقِلُونَ
O, doğunun, batının ve arasındakilerin Rabbi’dir, dedi. Eğer aklınızı akleden kimselerseniz (iman edersiniz).
Tafsiran larabci:
قَالَ لَئِنِ ٱتَّخَذۡتَ إِلَٰهًا غَيۡرِي لَأَجۡعَلَنَّكَ مِنَ ٱلۡمَسۡجُونِينَ
(Firavun) Eğer benden başka bir ilah edinirsen, seni elbette zindana atılanlardan edeceğim! dedi
Tafsiran larabci:
قَالَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكَ بِشَيۡءٖ مُّبِينٖ
Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı? dedi.
Tafsiran larabci:
قَالَ فَأۡتِ بِهِۦٓ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Haydi doğru söylüyorsan onu getir, bakalım! dedi.
Tafsiran larabci:
فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ
Bunun üzerine Musa asasını atmış ve o da hemen apaçık bir yılan oluvermişti.
Tafsiran larabci:
وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ
Elini çekip çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.
Tafsiran larabci:
قَالَ لِلۡمَلَإِ حَوۡلَهُۥٓ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ
(Firavun) Etrafındaki ileri gelenlere: “Bu, muhakkak bilgin bir sihirbaz!” dedi.
Tafsiran larabci:
يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُم بِسِحۡرِهِۦ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ
Sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne buyurursunuz?
Tafsiran larabci:
قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَٱبۡعَثۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ
Onu ve kardeşini beklet. Şehirlere de toplayıcılar gönder, dediler.
Tafsiran larabci:
يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٖ
Sana bütün bilgiç sihirbazları getirsinler.
Tafsiran larabci:
فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ
Sihirbazlar, belli bir günde, belirlenen bir vakitte toplandılar.
Tafsiran larabci:
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلۡ أَنتُم مُّجۡتَمِعُونَ
Halka da: “Siz de toplandınız mı?” denildi.
Tafsiran larabci:
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ ٱلسَّحَرَةَ إِن كَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Eğer galip gelen sihirbazlar olursa herhalde biz de onlara uymaya devam ederiz.
Tafsiran larabci:
فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالُواْ لِفِرۡعَوۡنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Sihirbazlar geldikleri zaman, Firavun’a: Biz galip gelirsek, bize bir ücret var, değil mi? dediler.
Tafsiran larabci:
قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ إِذٗا لَّمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ
Evet, dedi. Siz o zaman, bana yakınlaştırılmış kimselerden olacaksınız.
Tafsiran larabci:
قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلۡقُواْ مَآ أَنتُم مُّلۡقُونَ
Musa sihirbazlara: Ne atacaksanız atın! dedi.
Tafsiran larabci:
فَأَلۡقَوۡاْ حِبَالَهُمۡ وَعِصِيَّهُمۡ وَقَالُواْ بِعِزَّةِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبُونَ
Onlar da, iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun’un izzeti adına (yemin ederek) elbette galip gelecekler bizleriz! dediler.
Tafsiran larabci:
فَأَلۡقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ
Musa da değneğini attığı zaman, onların uydurdukları şeyleri yutmaya başladı.
Tafsiran larabci:
فَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ
Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar.
Tafsiran larabci:
قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Alemlerin Rabbine iman ettik, dediler.
Tafsiran larabci:
رَبِّ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Musa’nın ve Harun’un Rabbine!
Tafsiran larabci:
قَالَ ءَامَنتُمۡ لَهُۥ قَبۡلَ أَنۡ ءَاذَنَ لَكُمۡۖ إِنَّهُۥ لَكَبِيرُكُمُ ٱلَّذِي عَلَّمَكُمُ ٱلسِّحۡرَ فَلَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَرۡجُلَكُم مِّنۡ خِلَٰفٖ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمۡ أَجۡمَعِينَ
Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz? Anlaşıldı ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse yakında bileceksiniz elleriniz ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve tümünüzü astıracağım! dedi.
Tafsiran larabci:
قَالُواْ لَا ضَيۡرَۖ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ
Onlar da: Bir zararı yok. Zaten Rabbimize döneceğiz.
Tafsiran larabci:
إِنَّا نَطۡمَعُ أَن يَغۡفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَٰيَٰنَآ أَن كُنَّآ أَوَّلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
İman edenlerin ilki olduğumuz için Rabbimizin günahlarımızı bağışlayacağını umarız.
Tafsiran larabci:
۞ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَسۡرِ بِعِبَادِيٓ إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
Musa’ya, kullarımı geceleyin yola çıkar. Zira siz mutlaka takip edileceksiniz! diye vahyettik.
Tafsiran larabci:
فَأَرۡسَلَ فِرۡعَوۡنُ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ
Firavun ise şehirlere toplayıcılar gönderip:
Tafsiran larabci:
إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَشِرۡذِمَةٞ قَلِيلُونَ
Onlar, kuşkusuz, azınlık olan bir topluluktur.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّهُمۡ لَنَا لَغَآئِظُونَ
Onlar bizi kesinlikle öfkelendirmişlerdir
Tafsiran larabci:
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ
Ama biz tedbirli bir toplumuz.
Tafsiran larabci:
فَأَخۡرَجۡنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ
(Allah Teâlâ buyurdu ki): Biz de onları, bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.
Tafsiran larabci:
وَكُنُوزٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ
Hazinelerden ve şerefli makamlardan...
Tafsiran larabci:
كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
İşte, bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık.
Tafsiran larabci:
فَأَتۡبَعُوهُم مُّشۡرِقِينَ
Güneşin doğuşuyla birlikte onların peşine düştüler.
Tafsiran larabci:
فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلۡجَمۡعَانِ قَالَ أَصۡحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدۡرَكُونَ
İki topluluk birbirini görünce, Musa’nın arkadaşları: İşte bize yetiştiler, dediler.
Tafsiran larabci:
قَالَ كَلَّآۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهۡدِينِ
Musa: Hayır, asla! dedi. Çünkü, Rabbim benimle beraberdir ve bana yol gösterecektir.
Tafsiran larabci:
فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡبَحۡرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرۡقٖ كَٱلطَّوۡدِ ٱلۡعَظِيمِ
İşte o sırada, Musa’ya: Asanı denize vur, diye vahyettik. O, hemen yarıldı ve (on iki yol açıldı) her parçası koca bir dağ gibi oluverdi.
Tafsiran larabci:
وَأَزۡلَفۡنَا ثَمَّ ٱلۡأٓخَرِينَ
Oraya ötekilerini de yaklaştırdık.
Tafsiran larabci:
وَأَنجَيۡنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ
Musa’yı ve yanındakilerin tümünü kurtardık.
Tafsiran larabci:
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Sonra da, arkalarından gelenleri suda boğduk.
Tafsiran larabci:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
Şüphesiz bunda bir “ayet/işaret” vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
وَٱتۡلُ عَلَيۡهِمۡ نَبَأَ إِبۡرَٰهِيمَ
Onlara İbrahim’in haberini de oku!
Tafsiran larabci:
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَا تَعۡبُدُونَ
Hani, babasına ve halkına: Neye ibadet ediyorsunuz? demişti.
Tafsiran larabci:
قَالُواْ نَعۡبُدُ أَصۡنَامٗا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ
Onlar da: Putlara ibadet ediyoruz, onlara devamlı (ibadet ederek) hiç ayrılmayız, dediler.
Tafsiran larabci:
قَالَ هَلۡ يَسۡمَعُونَكُمۡ إِذۡ تَدۡعُونَ
Onlara dua ettiğiniz de sizi işitiyorlar mı? dedi.
Tafsiran larabci:
أَوۡ يَنفَعُونَكُمۡ أَوۡ يَضُرُّونَ
Ya da size faydaları veya zararları dokunuyor mu?
Tafsiran larabci:
قَالُواْ بَلۡ وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا كَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ
Hayır, dediler. Atalarımızı böyle yapıyor bulduk.
Tafsiran larabci:
قَالَ أَفَرَءَيۡتُم مَّا كُنتُمۡ تَعۡبُدُونَ
Şimdi gördünüz mü nelere ibadet ettiğinizi? dedi.
Tafsiran larabci:
أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُمُ ٱلۡأَقۡدَمُونَ
Sizin ve önceki atalarınızın…
Tafsiran larabci:
فَإِنَّهُمۡ عَدُوّٞ لِّيٓ إِلَّا رَبَّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Alemlerin Rabbi olan (Allah'tan) başka, (ibadet ettiklerininiz) hepsi benim düşmanımdır.
Tafsiran larabci:
ٱلَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهۡدِينِ
Beni yaratan ve bana yol gösteren O’dur. @Mai gyarawa
Beni yaratan O’dur, bana yol gösteren O’dur.
Tafsiran larabci:
وَٱلَّذِي هُوَ يُطۡعِمُنِي وَيَسۡقِينِ
Beni yediren ve içiren de O’dur.
Tafsiran larabci:
وَإِذَا مَرِضۡتُ فَهُوَ يَشۡفِينِ
Hasta olduğumda, bana şifa veren...
Tafsiran larabci:
وَٱلَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحۡيِينِ
Beni öldürecek olan, sonra yeniden beni diriltecek olan O’dur.
Tafsiran larabci:
وَٱلَّذِيٓ أَطۡمَعُ أَن يَغۡفِرَ لِي خَطِيٓـَٔتِي يَوۡمَ ٱلدِّينِ
Hesap günü günahlarımı bağışlamasını ümit ettiğim de O’dur.
Tafsiran larabci:
رَبِّ هَبۡ لِي حُكۡمٗا وَأَلۡحِقۡنِي بِٱلصَّٰلِحِينَ
Rabbim bana hüküm/ilim ver ve beni iyiler arasına kat!
Tafsiran larabci:
وَٱجۡعَل لِّي لِسَانَ صِدۡقٖ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Ve beni, sonrakiler içinde “doğrunun dili/doğrulukla anılan” kıl!
Tafsiran larabci:
وَٱجۡعَلۡنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ ٱلنَّعِيمِ
Beni Naîm cennetlerinin varislerinden kıl!
Tafsiran larabci:
وَٱغۡفِرۡ لِأَبِيٓ إِنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ
Babamı da bağışla! Çünkü o, sapıklık içinde olanlardandır.
Tafsiran larabci:
وَلَا تُخۡزِنِي يَوۡمَ يُبۡعَثُونَ
İnsanların yeniden diriltilecekleri gün beni rezil etme!
Tafsiran larabci:
يَوۡمَ لَا يَنفَعُ مَالٞ وَلَا بَنُونَ
O gün, ne mal fayda verir ve ne de çocuklar...
Tafsiran larabci:
إِلَّا مَنۡ أَتَى ٱللَّهَ بِقَلۡبٖ سَلِيمٖ
Ancak kişi Allah’a (şirkten) selim olan bir kalp ile gelmiş ola.!
Tafsiran larabci:
وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ
O gün cennet, takva sahipleri için yaklaştırılmıştır.
Tafsiran larabci:
وَبُرِّزَتِ ٱلۡجَحِيمُ لِلۡغَاوِينَ
Cehennem de kâfirler için ortaya çıkarı verilir.
Tafsiran larabci:
وَقِيلَ لَهُمۡ أَيۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡبُدُونَ
Onlara: Allah’tan başka kendilerine ibadet ettikleriniz hani nerede ?
Tafsiran larabci:
مِن دُونِ ٱللَّهِ هَلۡ يَنصُرُونَكُمۡ أَوۡ يَنتَصِرُونَ
Hiç size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı? denilir.
Tafsiran larabci:
فَكُبۡكِبُواْ فِيهَا هُمۡ وَٱلۡغَاوُۥنَ
Ve onlar, kâfirlerle birlikte Cehennem'in içine atılır.
Tafsiran larabci:
وَجُنُودُ إِبۡلِيسَ أَجۡمَعُونَ
Ve İblis’in tüm ordusu da.
Tafsiran larabci:
قَالُواْ وَهُمۡ فِيهَا يَخۡتَصِمُونَ
Orada, birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:
Tafsiran larabci:
تَٱللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٍ
Vallahi biz, açıkça sapıklıktaydık.
Tafsiran larabci:
إِذۡ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Çünkü sizi alemlerin Rabbi ile eşit tutmuştuk.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَضَلَّنَآ إِلَّا ٱلۡمُجۡرِمُونَ
Bizi hep o günahkârlar saptırdı.
Tafsiran larabci:
فَمَا لَنَا مِن شَٰفِعِينَ
Şimdi, bir şefaatçimiz de yok. @Mai gyarawa
Şimdi, bir şefaatçimiz de yok. Sıcak bir dost da yok.
Tafsiran larabci:
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٖ
Sıcak bir dost da yok. @Mai gyarawa
Tafsiran larabci:
فَلَوۡ أَنَّ لَنَا كَرَّةٗ فَنَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak! @Mai gyarawa
Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak! İşte bunda bir ibret vardır.
Tafsiran larabci:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
İşte bunda bir ibret vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir. @Mai gyarawa
Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
كَذَّبَتۡ قَوۡمُ نُوحٍ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Nuh’un kavmi de elçileri yalanlamıştı.
Tafsiran larabci:
إِذۡ قَالَ لَهُمۡ أَخُوهُمۡ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Kardeşleri Nuh, onlara şöyle demişti: “Hiç Allah’tan korkmuyor musunuz?
Tafsiran larabci:
إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Ben, sizin için güvenilir bir elçiyim.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Buna karşılık sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
۞ قَالُوٓاْ أَنُؤۡمِنُ لَكَ وَٱتَّبَعَكَ ٱلۡأَرۡذَلُونَ
Sana ayak takımı tabi olmuşken, biz sana inanır mıyız? dediler.
Tafsiran larabci:
قَالَ وَمَا عِلۡمِي بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur.
Tafsiran larabci:
إِنۡ حِسَابُهُمۡ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّيۖ لَوۡ تَشۡعُرُونَ
Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Eğer anlarsanız.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَنَا۠ بِطَارِدِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Ben, müminleri kovacak değilim.
Tafsiran larabci:
إِنۡ أَنَا۠ إِلَّا نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Ben, ancak apaçık bir uyarıcıyım.
Tafsiran larabci:
قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰنُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمَرۡجُومِينَ
Eğer buna son vermezsen ey Nuh! Sen gerçekten taşlanacaklardan olacaksın! dediler.
Tafsiran larabci:
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوۡمِي كَذَّبُونِ
Rabbim! Kavmim beni yalanladı, dedi.
Tafsiran larabci:
فَٱفۡتَحۡ بَيۡنِي وَبَيۡنَهُمۡ فَتۡحٗا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.
Tafsiran larabci:
فَأَنجَيۡنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ فِي ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
Bunun üzerine biz, onu ve yanındakileri o yüklü/dolu gemide kurtuluşa erdirdik.
Tafsiran larabci:
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا بَعۡدُ ٱلۡبَاقِينَ
Sonra geride kalanları da suda boğduk.
Tafsiran larabci:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
İşte bunda da bir ayet/ibret vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Şüphesiz Rabbin, çok güçlü, çok merhametli olan O’dur.
Tafsiran larabci:
كَذَّبَتۡ عَادٌ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ad Kavmi de peygamberleri yalanlamıştı.
Tafsiran larabci:
إِذۡ قَالَ لَهُمۡ أَخُوهُمۡ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Kardeşleri Hûd onlara: Hiç Allah’tan korkmuyor musunuz? demişti.
Tafsiran larabci:
إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Ben sizin için güvenilir bir peygamberim.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Buna karşılık sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ücretim ancak Alemlerin Rabbine aittir.
Tafsiran larabci:
أَتَبۡنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ ءَايَةٗ تَعۡبَثُونَ
Siz, her tepeye bir alamet bina edip eğlenir misiniz?
Tafsiran larabci:
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمۡ تَخۡلُدُونَ
Ebedi kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı yapıyorsunuz?
Tafsiran larabci:
وَإِذَا بَطَشۡتُم بَطَشۡتُمۡ جَبَّارِينَ
Yakaladığınız zamanda zorbaca tutuyorsunuz.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِيٓ أَمَدَّكُم بِمَا تَعۡلَمُونَ
Size bildiğiniz şeyleri sunandan korkun!
Tafsiran larabci:
أَمَدَّكُم بِأَنۡعَٰمٖ وَبَنِينَ
Size hayvanlar ve çocuklar sundu.
Tafsiran larabci:
وَجَنَّٰتٖ وَعُيُونٍ
Bahçeler ve pınarlar… @Mai gyarawa
Bahçeler ve pınarlar sundu.
Tafsiran larabci:
إِنِّيٓ أَخَافُ عَلَيۡكُمۡ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ
Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.
Tafsiran larabci:
قَالُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡنَآ أَوَعَظۡتَ أَمۡ لَمۡ تَكُن مِّنَ ٱلۡوَٰعِظِينَ
Onlar da şöyle dediler:Öğüt versen de vermesen de bizim için birdir.
Tafsiran larabci:
إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Bu, ancak öncekilerin geleneğidir.
Tafsiran larabci:
وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ
Biz, azaba uğrayacak değiliz.
Tafsiran larabci:
فَكَذَّبُوهُ فَأَهۡلَكۡنَٰهُمۡۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
Hûd’u yalanladılar. Biz de onları yok ettik. İşte bunda bir ibret vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
كَذَّبَتۡ ثَمُودُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Semûd Kavmi de peygamberlerini yalanlamıştı.
Tafsiran larabci:
إِذۡ قَالَ لَهُمۡ أَخُوهُمۡ صَٰلِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Kardeşleri Salih, onlara: Hiç Allah’tan sakınmıyor musunuz? demişti.
Tafsiran larabci:
إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Ben, sizin için güvenilir bir elçiyim.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan sakının ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Bu işe karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir.
Tafsiran larabci:
أَتُتۡرَكُونَ فِي مَا هَٰهُنَآ ءَامِنِينَ
Siz, burada (dünyada) güven içinde mi bırakılacaksınız?
Tafsiran larabci:
فِي جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ
Bahçelerde, pınarlarda...
Tafsiran larabci:
وَزُرُوعٖ وَنَخۡلٖ طَلۡعُهَا هَضِيمٞ
Ekinler ve yumuşak tomurcuklu hurmalıklar içinde…
Tafsiran larabci:
وَتَنۡحِتُونَ مِنَ ٱلۡجِبَالِ بُيُوتٗا فَٰرِهِينَ
Dağları oyup, ustalıkla evler yapıyorsunuz.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Artık, Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَلَا تُطِيعُوٓاْ أَمۡرَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ
Aşırı olanların emrine uymayın!
Tafsiran larabci:
ٱلَّذِينَ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ
Onlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, ıslah etmiyorlar.
Tafsiran larabci:
قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مِنَ ٱلۡمُسَحَّرِينَ
Sen, ancak büyülenmiş birisin, dediler.
Tafsiran larabci:
مَآ أَنتَ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُنَا فَأۡتِ بِـَٔايَةٍ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Sen de sadece bizim gibi bir insansın. Eğer, sözlerin doğruysa bize bir ayet/ mucize getir bakalım.
Tafsiran larabci:
قَالَ هَٰذِهِۦ نَاقَةٞ لَّهَا شِرۡبٞ وَلَكُمۡ شِرۡبُ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ
İşte şu, bir devedir. Su içme hakkı (belli bir gün) onundur, belli bir gün sizindir, dedi.
Tafsiran larabci:
وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوٓءٖ فَيَأۡخُذَكُمۡ عَذَابُ يَوۡمٍ عَظِيمٖ
Sakın ona bir kötülük etmeyin; yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar.
Tafsiran larabci:
فَعَقَرُوهَا فَأَصۡبَحُواْ نَٰدِمِينَ
Buna rağmen kestiler sonra da pişman oldular.
Tafsiran larabci:
فَأَخَذَهُمُ ٱلۡعَذَابُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
Çünkü onları azap yakaladı. Bu olayda gerçekten bir ibret vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
كَذَّبَتۡ قَوۡمُ لُوطٍ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Lut’un kavmi de elçileri yalanlamıştı.
Tafsiran larabci:
إِذۡ قَالَ لَهُمۡ أَخُوهُمۡ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Kardeşleri Lut onlara: Hiç Allah’tan sakınmıyor musunuz? demişti.
Tafsiran larabci:
إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Ben, sizin için güvenilir bir Rasûlüm.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan sakının ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Bu işime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbi’ne aittir.
Tafsiran larabci:
أَتَأۡتُونَ ٱلذُّكۡرَانَ مِنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ
İnsanların içinde erkeklere mi yanaşıyorsunuz?
Tafsiran larabci:
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٌ عَادُونَ
Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da.. Gerçekten siz, haddi aşan bir topluluksunuz.
Tafsiran larabci:
قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰلُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُخۡرَجِينَ
Ey Lut! Eğer son vermezsen, elbette sürülüp çıkarılanlardan olacaksın, dediler.
Tafsiran larabci:
قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ ٱلۡقَالِينَ
Ben sizin yaptıklarınızdan buğzedenlerdenim dedi.
Tafsiran larabci:
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهۡلِي مِمَّا يَعۡمَلُونَ
Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıklarından kurtar.
Tafsiran larabci:
فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ
Onu ve tüm ailesini kurtardık.
Tafsiran larabci:
إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ
Sadece geride kalanlar içindeki (hanımı olan) bir kocakarı hariç.
Tafsiran larabci:
ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Sonra, diğerlerini yerle bir ettik.
Tafsiran larabci:
وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Üzerlerine şiddetli bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
Tafsiran larabci:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
İşte bunda da bir ayet/ibret vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
كَذَّبَ أَصۡحَٰبُ لۡـَٔيۡكَةِ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Eyke halkı da peygamberleri (Şuayb'ı) yalanlamıştı.
Tafsiran larabci:
إِذۡ قَالَ لَهُمۡ شُعَيۡبٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Şuayb onlara: Hiç Allah’tan sakınmıyor musunuz? demişti.
Tafsiran larabci:
إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Ben, sizin için güvenilir bir Rasûlüm.
Tafsiran larabci:
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Allah’tan sakının ve bana itaat edin.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Bu işime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir.
Tafsiran larabci:
۞ أَوۡفُواْ ٱلۡكَيۡلَ وَلَا تَكُونُواْ مِنَ ٱلۡمُخۡسِرِينَ
Ölçüyü tam tutun. Eksik tartanlardan olmayın.
Tafsiran larabci:
وَزِنُواْ بِٱلۡقِسۡطَاسِ ٱلۡمُسۡتَقِيمِ
Dosdoğru terazi ile tartın.
Tafsiran larabci:
وَلَا تَبۡخَسُواْ ٱلنَّاسَ أَشۡيَآءَهُمۡ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ
İnsanların eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.
Tafsiran larabci:
وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِي خَلَقَكُمۡ وَٱلۡجِبِلَّةَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan sakının
Tafsiran larabci:
قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مِنَ ٱلۡمُسَحَّرِينَ
Sen, ancak büyülenmiş bir adamsın, dediler.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَنتَ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Sen, sadece bizim gibi bir insansın. Gerçekten senin yalancı olduğunu sanıyoruz.
Tafsiran larabci:
فَأَسۡقِطۡ عَلَيۡنَا كِسَفٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Eğer, doğru söylüyorsan haydi üzerimize gökten bir parça düşürüver.
Tafsiran larabci:
قَالَ رَبِّيٓ أَعۡلَمُ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Sizin yaptıklarınızı Rabbim çok iyi biliyor, dedi.
Tafsiran larabci:
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمۡ عَذَابُ يَوۡمِ ٱلظُّلَّةِۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٍ
Onu yalanlamışlardı da, onları (azapla dolu) gölgeli bir günün azabı yakalamıştı. O, büyük günün azabı idi.
Tafsiran larabci:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
İşte bu olayda da bir ayet/ ibret vardır. Buna rağmen onların çoğu mümin değillerdir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Elbette Rabbin, çok güçlüdür, çok merhametlidir. @Mai gyarawa
Elbette Rabbin, işte O, çok güçlüdür, çok merhametlidir.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّهُۥ لَتَنزِيلُ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Şüphesiz bu (Kur'an), alemlerin Rabbinin indirmesidir.
Tafsiran larabci:
نَزَلَ بِهِ ٱلرُّوحُ ٱلۡأَمِينُ
O'nu Ruhu'l-Emîn/Cebrail indirdi.
Tafsiran larabci:
عَلَىٰ قَلۡبِكَ لِتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ
Uyarıcılardan olman için senin kalbine.
Tafsiran larabci:
بِلِسَانٍ عَرَبِيّٖ مُّبِينٖ
Apaçık Arapça ile…
Tafsiran larabci:
وَإِنَّهُۥ لَفِي زُبُرِ ٱلۡأَوَّلِينَ
O, önceki kitaplarda da (vardır).
Tafsiran larabci:
أَوَلَمۡ يَكُن لَّهُمۡ ءَايَةً أَن يَعۡلَمَهُۥ عُلَمَٰٓؤُاْ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
İsrailoğulları’nın bilginlerinin onu bilmeleri, onlar için bir ayet/delil değil midir?
Tafsiran larabci:
وَلَوۡ نَزَّلۡنَٰهُ عَلَىٰ بَعۡضِ ٱلۡأَعۡجَمِينَ
Eğer onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik.
Tafsiran larabci:
فَقَرَأَهُۥ عَلَيۡهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ مُؤۡمِنِينَ
O da onlara (Kur'an'ı Arapça) okusaydı, yine de ona inanmazlardı.
Tafsiran larabci:
كَذَٰلِكَ سَلَكۡنَٰهُ فِي قُلُوبِ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
İşte böylece onu suçluların kalbine sokarız da…
Tafsiran larabci:
لَا يُؤۡمِنُونَ بِهِۦ حَتَّىٰ يَرَوُاْ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ
Acıklı azabı görünceye kadar yine de ona iman etmezler.
Tafsiran larabci:
فَيَأۡتِيَهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
O azap, onlara farkında olmadıkları bir anda ansızın gelir.
Tafsiran larabci:
فَيَقُولُواْ هَلۡ نَحۡنُ مُنظَرُونَ
İşte o zaman: Acaba bize biraz daha süre tanınır mı? derler.
Tafsiran larabci:
أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ
Oysa onlar, bir an önce azabımız için acele etmiyorlar mıydı?
Tafsiran larabci:
أَفَرَءَيۡتَ إِن مَّتَّعۡنَٰهُمۡ سِنِينَ
Gördün mü onları senelerce nimetlendirsek,
Tafsiran larabci:
ثُمَّ جَآءَهُم مَّا كَانُواْ يُوعَدُونَ
Sonra da onlara vaat edilen azap gelse.
Tafsiran larabci:
مَآ أَغۡنَىٰ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يُمَتَّعُونَ
İçinde bulundukları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır.
Tafsiran larabci:
وَمَآ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ
Biz, hiçbir memleketi uyarıcılar göndermedikçe helâk etmedik.
Tafsiran larabci:
ذِكۡرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَٰلِمِينَ
Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalimler değiliz.
Tafsiran larabci:
وَمَا تَنَزَّلَتۡ بِهِ ٱلشَّيَٰطِينُ
Kur’an’ı şeytanlar indirmedi.
Tafsiran larabci:
وَمَا يَنۢبَغِي لَهُمۡ وَمَا يَسۡتَطِيعُونَ
Bu onlara düşmez, buna güçleri de yetmez.
Tafsiran larabci:
إِنَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّمۡعِ لَمَعۡزُولُونَ
Çünkü onlar, vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.
Tafsiran larabci:
فَلَا تَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُعَذَّبِينَ
Allah ile beraber başka bir ilaha dua etme, yoksa azap görenlerden olursun.
Tafsiran larabci:
وَأَنذِرۡ عَشِيرَتَكَ ٱلۡأَقۡرَبِينَ
En yakın akrabalarını uyar.
Tafsiran larabci:
وَٱخۡفِضۡ جَنَاحَكَ لِمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Sana tabi olan müminlere (merhamet) kanadını indir.
Tafsiran larabci:
فَإِنۡ عَصَوۡكَ فَقُلۡ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّمَّا تَعۡمَلُونَ
Eğer sana isyan ederlerse, ben sizin yaptıklarınızdan uzağım, de.
Tafsiran larabci:
وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡعَزِيزِ ٱلرَّحِيمِ
Çok güçlü, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.
Tafsiran larabci:
ٱلَّذِي يَرَىٰكَ حِينَ تَقُومُ
218-219 O, seni (namaza) kalktığın zaman da; secde edenler arasında (onlarla birlikte rukü, secde… ile) hareket etmeni de görür. @Mai gyarawa
O, seni (namaza) kalktığın zaman da; secde edenler arasında (onlarla birlikte rukü, secde… ile) hareket etmeni de görür.
Tafsiran larabci:
وَتَقَلُّبَكَ فِي ٱلسَّٰجِدِينَ
218-219 O, seni (namaza) kalktığın zaman da; secde edenler arasında (onlarla birlikte rukü, secde… ile) hareket etmeni de görür. @Mai gyarawa
Tafsiran larabci:
إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Çünkü o her şeyi işitendir, bilendir.
Tafsiran larabci:
هَلۡ أُنَبِّئُكُمۡ عَلَىٰ مَن تَنَزَّلُ ٱلشَّيَٰطِينُ
Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?
Tafsiran larabci:
تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٖ
Onlar, her yalancıya, günahkâra inerler.
Tafsiran larabci:
يُلۡقُونَ ٱلسَّمۡعَ وَأَكۡثَرُهُمۡ كَٰذِبُونَ
Onlar (şeytanlara) kulak verirler, çoğu zaten yalancıdır.
Tafsiran larabci:
وَٱلشُّعَرَآءُ يَتَّبِعُهُمُ ٱلۡغَاوُۥنَ
Şairlere gelince, onlara da azgınlar uyar.
Tafsiran larabci:
أَلَمۡ تَرَ أَنَّهُمۡ فِي كُلِّ وَادٖ يَهِيمُونَ
Bilmez misin ki onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.
Tafsiran larabci:
وَأَنَّهُمۡ يَقُولُونَ مَا لَا يَفۡعَلُونَ
Ve yapmadıkları şeyleri söylerler.
Tafsiran larabci:
إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَذَكَرُواْ ٱللَّهَ كَثِيرٗا وَٱنتَصَرُواْ مِنۢ بَعۡدِ مَا ظُلِمُواْۗ وَسَيَعۡلَمُ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓاْ أَيَّ مُنقَلَبٖ يَنقَلِبُونَ
İman eden, salih ameller yapan ve çokça Allah’a zikreden, zulme uğradıkları zaman (şiirleri ile) savunan (şairler) hariç. Zalimler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Tafsiran larabci:
 
Fassarar Ma'anoni Sura: Suratu Al'shu'araa
Teburin Jerin Sunayen Surori Lambar shafi
 
Fassarar Ma'anonin Alqura'ni - Fassara da Yaren Turkanci- Shaaban British - Teburin Bayani kan wasu Fassarori

Fassarar Ma'anonin Al-Qurani maigirma da Yaren Turkanci wanda Sha'aban British ya fassara an buga a Shekarar 1430 Hijira, Tsokaci wasu Ayoyi da akai nuni zuwa gare su anyi gyara akan su da sanin cibiyar fassara ta Ruwwad, duk da akwai damar duba Asalin don don gyra ko kuma shawara don bunkasawa mai dorewa

Rufewa