Check out the new design

クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳) * - 対訳の目次


対訳 章: 雌牛章   節:
وَإِذۡ قُلۡنَا ٱدۡخُلُواْ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةَ فَكُلُواْ مِنۡهَا حَيۡثُ شِئۡتُمۡ رَغَدٗا وَٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا وَقُولُواْ حِطَّةٞ نَّغۡفِرۡ لَكُمۡ خَطَٰيَٰكُمۡۚ وَسَنَزِيدُ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Size, Beytul Makdis'e girin, dilediğiniz yerde istediğiniz güzel şeylerden bol bol afiyetle yiyin. Oraya girerken Allah'a secde ederek/boynu bükük, zelil olun, Allah'tan: "Rabbimiz günahlarımızı bağışla" diyerek isteyin size icabet edelim. Amellerinde güzel davrananların mükâfatını güzelliklerinden dolayı arttıracağız dediğimiz zaman Allah'ın size bahşetmiş olduğu nimetlerini hatırlayın.
アラビア語 クルアーン注釈:
فَبَدَّلَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ قَوۡلًا غَيۡرَ ٱلَّذِي قِيلَ لَهُمۡ فَأَنزَلۡنَا عَلَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ
Onlardan zalim olanlar yapması gerekeni değiştirdiler, sözü tahrif ettiler. Arkaları üzerine sürünerek girdiler. Allah Teâlâ'nın emri ile alay ederek arpa tanesi manasına gelen (hınta kelimesini) söylediler. Bunun cezası olarak Allah, din sınırını aşıp emre muhalefet etmelerinden dolayı zalim olanların üzerine gökyüzünden azap indirdi.
アラビア語 クルアーン注釈:
۞ وَإِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦ فَقُلۡنَا ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنفَجَرَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۖ كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ مِن رِّزۡقِ ٱللَّهِ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ
Çölde yolunuzu kaybettiğinizde Allah'ın size bahşetmiş olduğu nimetlerini hatırlayın. Size şiddetli susuzluk isabet ettiğinde Musa -aleyhisselam- Rabbine yalvararak O'ndan kendilerine su vermesini istedi. Biz ona asasını kayaya vurmasını emrettik. Kayaya vurduğunda boylarınız sayısınca on iki pınar yarıldı ve ondan su fışkırdı. Aralarında tartışma çıkmasın diye her boyun kendi su içeceği yerini gösterdik. Size, hiç bir çaba sarf etmeden Allah'ın size gönderdiği nimetlerinden yiyip için, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın dedik.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَإِذۡ قُلۡتُمۡ يَٰمُوسَىٰ لَن نَّصۡبِرَ عَلَىٰ طَعَامٖ وَٰحِدٖ فَٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُخۡرِجۡ لَنَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۢ بَقۡلِهَا وَقِثَّآئِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَاۖ قَالَ أَتَسۡتَبۡدِلُونَ ٱلَّذِي هُوَ أَدۡنَىٰ بِٱلَّذِي هُوَ خَيۡرٌۚ ٱهۡبِطُواْ مِصۡرٗا فَإِنَّ لَكُم مَّا سَأَلۡتُمۡۗ وَضُرِبَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلذِّلَّةُ وَٱلۡمَسۡكَنَةُ وَبَآءُو بِغَضَبٖ مِّنَ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَانُواْ يَكۡفُرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَيَقۡتُلُونَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَواْ وَّكَانُواْ يَعۡتَدُونَ
Allah'ın size indirmiş olduğu kudret helvası ve bıldırcın etini yemekten bıkıp Rabbinizin nimetine nankörlük ettiğiniz zamanı hatırlayın. Sürekli tek bir yemeğe sabretmeyeceğiz demiştiniz. Mûsâ -aleyhisselam-'dan sizin için Allah'a dua edip yerden sebze, yeşillik, acur (salatalığa benzeyen ancak ondan daha büyük olan), hububat, mercimek, soğan bitirmesini talep etmiştiniz. Bunun üzerine Mâsâ -aleyhisselam- talebinizi hoş görmeyerek zahmet ve zorluk çekmeden size gelen ve sizin için daha hayırlı ve değerli olan kudret helvası ve bıldırcın ile daha az ve düşük olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? demişti. Bu yerden hangi beldeye isterseniz inip, gidin. İstediğiniz şeyleri tarlalarında, pazarlarında bulacaksınız. Heva ve heveslerine tabi olup, Allah'ın onlar için seçmiş olduğu şeyden tekrardan yüz çevirdiler. Bunun karşılığında aşağılık, fakirlik ve hüzün onlar için kaçınılmaz oldu. Allah'ın dininden yüz çevirmeleri, ayetlerini küfretmeleri, zulüm ve düşmanlık ederek peygamberlerini öldürmelerinden dolayı Allah'ın gazabına uğradılar. Bütün bunların sebebi ise, Allah'a isyan etmeleri ve sınırlarını aşmalarından dolayı idi.
アラビア語 クルアーン注釈:
本諸節の功徳:
• كل من يتلاعب بنصوص الشرع ويحرّفها فيه شَبَهٌ من اليهود، وهو مُتوعَّد بعقوبة الله تعالى.
Dini metinler ile oynayıp, tahrif eden herkes Yahudilere benzetilmiştir. O kimse, Allah Teâlâ'nın azabı ile tehdit edilmiştir.

• عِظَمُ فضل الله تعالى على بني إسرائيل، وفي مقابل ذلك شدة جحودهم وعنادهم وإعراضهم عن الله وشرعه.
Allah Teâlâ'nın İsrailoğulları'na lütfu çok büyük olmuş, bunun karşılık Allah'tan ve dininden yüz çevirmişler, şiddetli inat ve inkâr içine düşmüşlerdir.

• أن من شؤم المعاصي وتجاوز حدود الله تعالى ما ينزل بالمرء من الذل والهوان، وتسلط الأعداء عليه.
Kişinin üzerine inen zillet, aşağılık durum, düşmanların kendisine musallat olması Allah Teâlâ'nın koyduğu sınırların aşılması sebebiyle ve günahların kötülüğündendir.

 
対訳 章: 雌牛章
章名の目次 ページ番号
 
クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳) - 対訳の目次

- Tafsir Center for Quranic Studies - 発行

閉じる