Check out the new design

クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳) * - 対訳の目次


対訳 章: 食卓章   節:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡاْ إِلَىٰ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَإِلَى ٱلرَّسُولِ قَالُواْ حَسۡبُنَا مَا وَجَدۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوۡ كَانَ ءَابَآؤُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ شَيۡـٔٗا وَلَا يَهۡتَدُونَ
Bazı hayvanları haram kıldı diyerek Allah'a yalan yere iftira atanlara; Allah'ın indirdiği Kuran'a ve resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetine gelin ki, helali haramdan ayırt edebilin denildiği zaman; "Bize atalarımızdan miras olarak aldığımız inanç, sözler ve fiiller yeter" diyerek cevap verdiler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve hak yolu da bulamazken bu onlara nasıl yeterli olur? Onlara ancak kendilerinden daha cahil ve daha sapık olanlar tabi olur. Şüphesiz onlar sapık cahillerdir.
アラビア語 クルアーン注釈:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ عَلَيۡكُمۡ أَنفُسَكُمۡۖ لَا يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا ٱهۡتَدَيۡتُمۡۚ إِلَى ٱللَّهِ مَرۡجِعُكُمۡ جَمِيعٗا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz! Sürekli kendi nefislerinizi ıslah edecek faydalı şeyleri yapınız. Bu durumda doğru yoldan sapan kimse sizin davetinize karşılık vermese bile size zarar veremez. Siz hak ve hidayet yolunda olursanız, iyiliği emredip kötülükten alı koymanız doğru yolda olduğunuzun göstergesidir. Kıyamet günü dönüşünüz yalnızca Allah'adır. Dünyada yaptıklarınızı size haber verecek ve bunlardan dolayı karşılığınızı verecektir.
アラビア語 クルアーン注釈:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ شَهَٰدَةُ بَيۡنِكُمۡ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ ٱلۡمَوۡتُ حِينَ ٱلۡوَصِيَّةِ ٱثۡنَانِ ذَوَا عَدۡلٖ مِّنكُمۡ أَوۡ ءَاخَرَانِ مِنۡ غَيۡرِكُمۡ إِنۡ أَنتُمۡ ضَرَبۡتُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَأَصَٰبَتۡكُم مُّصِيبَةُ ٱلۡمَوۡتِۚ تَحۡبِسُونَهُمَا مِنۢ بَعۡدِ ٱلصَّلَوٰةِ فَيُقۡسِمَانِ بِٱللَّهِ إِنِ ٱرۡتَبۡتُمۡ لَا نَشۡتَرِي بِهِۦ ثَمَنٗا وَلَوۡ كَانَ ذَا قُرۡبَىٰ وَلَا نَكۡتُمُ شَهَٰدَةَ ٱللَّهِ إِنَّآ إِذٗا لَّمِنَ ٱلۡأٓثِمِينَ
Ey iman edenler! Eğer biriniz ölüm alametlerinden birisini gördüğünde Müslümanlardan iki adaletli kişiyi vasiyetine şahit tutsun veya ihtiyaç olduğunda Müslümanlardan olmayan kâfirlerden iki kişiyi şahit tutsun. Eğer yolculuğa çıkarsanız ve size ölüm gelip çatarsa ve eğer şahit tutulandan bir şüphe hissederseniz herhangi bir namazın ardından o ikisini alıkoyarsınız. Onlar da: "Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa satmayız ve hiçbir akrabamızı kayırmayız" diye Allah adına yemin ederler ve Allah için üstlenmiş oldukları şahitliklerini de gizlemezler. Eğer gizlerlerse Allah'a karşı gelen günahkârlardan olurlar.
アラビア語 クルアーン注釈:
فَإِنۡ عُثِرَ عَلَىٰٓ أَنَّهُمَا ٱسۡتَحَقَّآ إِثۡمٗا فَـَٔاخَرَانِ يَقُومَانِ مَقَامَهُمَا مِنَ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَحَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡأَوۡلَيَٰنِ فَيُقۡسِمَانِ بِٱللَّهِ لَشَهَٰدَتُنَآ أَحَقُّ مِن شَهَٰدَتِهِمَا وَمَا ٱعۡتَدَيۡنَآ إِنَّآ إِذٗا لَّمِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ
Eğer o ikisine yemin ettirildikten sonra yapmış oldukları yeminlerinde ve şahitliklerinde yalancı oldukları veya hainlikleri ortaya çıkarsa o zaman ölen kimseye yakın olan iki akrabası hak olanı yerine getirmek için şahitlik ya da yemin ederler. Bu iki akraba yemin ederek, o iki kişi hakkında onların yalancı ve hain olduklarına dair yaptığımız şahitlik onların yaptığı şahitlikten ve yalan yere yemin etmelerinden daha doğrudur derler. Biz yalan yere yemin etmedik. Eğer biz yalan yere şahitlik yaparsak o zaman Allah'ın sınırlarını aşan zalimlerden oluruz.
アラビア語 クルアーン注釈:
ذَٰلِكَ أَدۡنَىٰٓ أَن يَأۡتُواْ بِٱلشَّهَٰدَةِ عَلَىٰ وَجۡهِهَآ أَوۡ يَخَافُوٓاْ أَن تُرَدَّ أَيۡمَٰنُۢ بَعۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱسۡمَعُواْۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡفَٰسِقِينَ
Şahitliklerinden şüphe duyulan kimselerden, namazın akabinde yemin etmelerini istemek ve şahitliklerini reddetmek (korkusu) onların doğruluk üzere dinin kendilerinden istediği şekilde şahitlik yapmalarına daha yakındır. Bundan dolayı şahitliklerinde herhangi bir şey değiştiremez, tahrif edemez ve hainlik yapamazlar. Böylece mirasçıların yemin etmesiyle kendi yalanlarının ortaya çıkıp, rezil olmaktan korkma endişesi onları yalan söylemekten uzak tutar. Şahitlikte ve yeminde ihanet etmeyi ve yalan söylemeyi terk ederek Allah'tan korkun. Emredildiğiniz şeyleri kabul ederek dinleyip, kulak verin. Allah kendi itaatının dışına çıkanları muvaffak etmez.
アラビア語 クルアーン注釈:
本諸節の功徳:
• إذا ألزم العبد نفسه بطاعة الله، وأمر بالمعروف ونهى عن المنكر بحسب طاقته، فلا يضره بعد ذلك ضلال أحد، ولن يُسْأل عن غيره من الناس، وخاصة أهل الضلال منهم.
Eğer kul, kendisini Allah'a itaat etmeye ve gücü yettiği ölçüde iyiliği emredip kötülükten yasaklamaya yükümlü tutarsa, bundan sonra hiçbir kimsenin sapıklığı ona zarar vermez. Başkaları yüzünden özellikle de doğru yoldan sapmış olanlardan hesaba çekilmez.

• الترغيب في كتابة الوصية، مع صيانتها بإشهاد العدول عليها.
Vasiyetin adaletli şahitler huzurunda yazılıp, korunma altına alınması teşvik edilmiştir.

• بيان الصورة الشرعية لسؤال الشهود عن الوصية.
Şahitlere vasiyet hakkında soru sormanın dinî şekli beyan edilmiştir.

 
対訳 章: 食卓章
章名の目次 ページ番号
 
クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳) - 対訳の目次

- Tafsir Center for Quranic Studies - 発行

閉じる