クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳) * - 対訳の目次


対訳 章: カーフ章   節:

Sûretu Kâf

本章の趣旨:
وعظ القلوب بالموت والبعث.
Kalplere, ölüm ve yeniden diriliş ile (hatırlatılarak) öğüt verilmiştir.

قٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡمَجِيدِ
(Kâf) Bu hususta benzer bir açıklama Bakara suresinin başında zikredilmiştir. Allah Teâlâ, içerisindeki manalardan, hayır ve bereketin çokluğundan dolayı Kur'an'a yemin etmiştir. Şüphesiz kıyamet günü, hesap ve karşılık için diriltileceksiniz.
アラビア語 クルアーン注釈:
بَلۡ عَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡ فَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا شَيۡءٌ عَجِيبٌ
Onların seni reddetmelerinin sebebi; senin yalan söylemiş olabilme ihtimalin değildir. Onlar, senin doğruluğunu bilmektedirler. Bilakis onlar, bir meleğin değil de kendilerine kendi cinslerinden bir kimsenin uyarıcı olarak gelmesine şaşırmışlar ve şöyle demişlerdir: "Elçinin insanlardan bir kimse olarak bize gelmesi şaşılacak bir şeydir."
アラビア語 クルアーン注釈:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗاۖ ذَٰلِكَ رَجۡعُۢ بَعِيدٞ
Öldükten ve toprak olduktan sonra diriltilecek miyiz? Bu diriliş ve çürüdükten sonra bedenlerimize hayatın geri dönmesi, gerçekleşmesi mümkün olan bir şey değildir.
アラビア語 クルアーン注釈:
قَدۡ عَلِمۡنَا مَا تَنقُصُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۡهُمۡۖ وَعِندَنَا كِتَٰبٌ حَفِيظُۢ
Biz, onlar öldükten sonra yerin onların bedenlerinden neyi yiyip yok ettiğini bilmekteyiz. O hususta bize hiçbir şey gizli kalmaz. Katımızda ise hayatlarında ve ölümlerinden sonra da Yüce Allah'ın kendileri hakkında takdir ettiğini muhafaza edip kaydeden bir kitap vardır.
アラビア語 クルアーン注釈:
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ فَهُمۡ فِيٓ أَمۡرٖ مَّرِيجٍ
Bilakis o müşrikler, Peygamber kendilerine Kur'an'ı getirince onu yalanladılar. Onlar, karışık ve tedirgin haldedirler. Onlar, o Kur'an hakkında sabit bir görüşe sahip değildirler.
アラビア語 クルアーン注釈:
أَفَلَمۡ يَنظُرُوٓاْ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَوۡقَهُمۡ كَيۡفَ بَنَيۡنَٰهَا وَزَيَّنَّٰهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٖ
Yeniden dirilmeyi inkâr eden o kimseler, üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Biz o göğü nasıl yaratmış, bina etmiş ve oraya koyduğumuz yıldızlar ile onu nasıl süslemişiz? Göğü kusurlu kılacak yarıklar da yoktur. Bu göğü yaratan ölüleri diriltmekten aciz değildir.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَٱلۡأَرۡضَ مَدَدۡنَٰهَا وَأَلۡقَيۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ وَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجِۭ بَهِيجٖ
Yeryüzünü yaydık ve yerleşmeye uygun kıldık. Kargaşanın olmaması için oraya sabit dağlar yerleştirdik ve orada güzel görünümlü her sınıf bitkiden ve ağaçtan bitirdik.
アラビア語 クルアーン注釈:
تَبۡصِرَةٗ وَذِكۡرَىٰ لِكُلِّ عَبۡدٖ مُّنِيبٖ
Bütün bunları Rabbine taatle yönelen her kula göstermek ve öğüt vermek için yarattık.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَنَزَّلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ مُّبَٰرَكٗا فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ جَنَّٰتٖ وَحَبَّ ٱلۡحَصِيدِ
Gökten çok faydalı ve hayırlı bir su indirdik ve o su ile sizin için bostanlar ve hasadını yaptığınız arpa tanelerini ve diğerlerini bitirdik.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَٱلنَّخۡلَ بَاسِقَٰتٖ لَّهَا طَلۡعٞ نَّضِيدٞ
O su ile birbirine girmiş, küme küme salkımları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik.
アラビア語 クルアーン注釈:
رِّزۡقٗا لِّلۡعِبَادِۖ وَأَحۡيَيۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ ٱلۡخُرُوجُ
Bunlardan kullara rızık olarak yedikleri bitkileri bitirdik. O su ile bitki bitmeyen beldeye hayat verdik. İçerisinde bitki olmayan beldeye yağmur ile hayat verdiğimiz gibi ölüleri de dirilteceğiz. Böylece onlar kabirlerinden diri bir şekilde çıkacaklardır.
アラビア語 クルアーン注釈:
كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَأَصۡحَٰبُ ٱلرَّسِّ وَثَمُودُ
-Ey Peygamber!- Seni yalanlayan bu kimselerden önce peygamberlerin kavimleri de peygamberlerini yalanlamıştı. Nuh’un kavmi, Kuyu Ashabı ve Semûd kavmi de yalanlamıştı.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ وَإِخۡوَٰنُ لُوطٖ
Âd ve Firavun ile Lût kavmi de yalanladılar.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ وَقَوۡمُ تُبَّعٖۚ كُلّٞ كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
Şuayb -aleyhisselam-'ın kavmi Eyke halkı ve Yemen Kralı Tubba'nın halkı da yalanlamıştı. Bu kavimlerin hepsi kendilerine gönderilen Allah'ın peygamberlerini yalanlamışlardı da, Allah'ın kendilerini tehdit etmiş olduğu o azap onlar hakkında gerçek olmuştu.
アラビア語 クルアーン注釈:
أَفَعَيِينَا بِٱلۡخَلۡقِ ٱلۡأَوَّلِۚ بَلۡ هُمۡ فِي لَبۡسٖ مِّنۡ خَلۡقٖ جَدِيدٖ
Sizi ilk olarak yaratmamızda acizlik mi gösterdik ki sizi yeniden diriltmekten aciz olalım? Hayır! Onlar, ilk yaratılışlarından sonra yeni bir yaratılış (diriliş) hakkında şüphe etmektedirler.
アラビア語 クルアーン注釈:
本諸節の功徳:
• المشركون يستعظمون النبوة على البشر، ويمنحون صفة الألوهية للحجر!
Müşrikler, bir insana peygamberlik görevinin verilmesini gözlerinde büyütmekte, fakat aynı zamanda bir taşa ilahlık özelliği vermektedirler.

• خلق السماوات، وخلق الأرض، وإنزال المطر، وإنبات الأرض القاحلة، والخلق الأول: كلها أدلة على البعث.
Göklerin yaratılması, yeryüzünün yaratılması, yağmurun indirilmesi, kurak yerde bitkilerin bitirilmesi ve ilk yaratılış. İşte bunların hepsi yeniden diriltilmeye dair delillerdir.

• التكذيب بالرسل عادة الأمم السابقة، وعقاب المكذبين سُنَّة إلهية.
Peygamberlerin yalanlanması önceki ümmetlerin adetidir. Yalanlayanların cezalandırılması ise ilahi bir sünnettir/kanundur.

وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ وَنَعۡلَمُ مَا تُوَسۡوِسُ بِهِۦ نَفۡسُهُۥۖ وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنۡ حَبۡلِ ٱلۡوَرِيدِ
Ant olsun, insanı biz yarattık ve biz, nefsinin kendisine fısıldadığı düşünceleri biliriz. Biz ona kalbe bağlı olan ve boynunda bulunan damardan/şah damarından daha yakınız.
アラビア語 クルアーン注釈:
إِذۡ يَتَلَقَّى ٱلۡمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٞ
Biri sağında ve diğeri solunda olmak üzere oturan iki melek insanın amellerini yazmaktadırlar.
アラビア語 クルアーン注釈:
مَّا يَلۡفِظُ مِن قَوۡلٍ إِلَّا لَدَيۡهِ رَقِيبٌ عَتِيدٞ
İnsan bir söz söylediğinde yanında bulunup onu gözetleyen melek onun söylediklerini yazmaya hazırdır.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَجَآءَتۡ سَكۡرَةُ ٱلۡمَوۡتِ بِٱلۡحَقِّۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنۡهُ تَحِيدُ
İnsanın kendisinden kaçacağı yeri olmayan ölümün şiddetli hali gerçekten gelir de insana; "-Ey gafil insan!- İşte bu; senin erteleyip durduğun ve kendisinden kaçtığın şeydir." denir.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡوَعِيدِ
Sûr'a üflemek ile görevli kılınmış olan melek, o Sûr'a ikinci kez üflediğinde işte o gün kıyamet günüdür. O gün, kâfirler ve âsiler için azap günüdür.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَجَآءَتۡ كُلُّ نَفۡسٖ مَّعَهَا سَآئِقٞ وَشَهِيدٞ
Her kişi yanında biri sevk edici/sürücü ve diğeri amellerine şahitlik eden olmak üzere iki melek ile gelir.
アラビア語 クルアーン注釈:
لَّقَدۡ كُنتَ فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا فَكَشَفۡنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلۡيَوۡمَ حَدِيدٞ
Sürülüp götürülen bu insana şöyle denir: "İstek ve arzularının seni aldatması sebebi ile sen dünyada iken bugün hakkında gaflette idin. Artık açıkça müşahede ettiğin azap ve sıkıntı ile senin üzerindeki gafleti kaldırdık. Daha önce kendisi hakkında gaflette olduğun şeyleri görmede gözlerin ise oldukça keskindir."
アラビア語 クルアーン注釈:
وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ
Onunla beraber olan görevli melek şöyle der: "Yanımda olan kimsenin ameli ne bir eksik ve ne de bir fazladır."
アラビア語 クルアーン注釈:
أَلۡقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٖ
Allah Teâlâ, biri sevk edici/sürücü ve diğeri şahitlik eden olmak üzere iki meleğe şöyle buyurur: "Haydi ikiniz hakkı inkâr eden her inatçı kâfiri cehenneme atın."
アラビア語 クルアーン注釈:
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٖ مُّرِيبٍ
Allah Teâlâ'nın farz kıldığı hakkı çokça engelleyen, Allah'ın koyduğu sınırları çiğneyen ve Yüce Allah'ın vaat ve tehdit olarak haber verdiği şeylerde şüphe eden kimseyi cehenneme atın.
アラビア語 クルアーン注釈:
ٱلَّذِي جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلۡقِيَاهُ فِي ٱلۡعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ
(O iki meleğe;) "İbadette Allah ile birlikte başka bir ilah/mabut edineni şiddetli azaba atın." denir.
アラビア語 クルアーン注釈:
۞ قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطۡغَيۡتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٖ
Şeytanlardan olan arkadaşı ondan beri olduğunu söyleyerek der ki: "Rabbimiz! Onu ben saptırmadım. Fakat o, haktan çok uzak bir sapıklık içinde idi."
アラビア語 クルアーン注釈:
قَالَ لَا تَخۡتَصِمُواْ لَدَيَّ وَقَدۡ قَدَّمۡتُ إِلَيۡكُم بِٱلۡوَعِيدِ
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Benim yanımda çekişmeyin. Zira bunun bir faydası yoktur. Şüphesiz ben, sizler dünyada iken sizlere beni inkâr eden ve bana isyan edenler için olan şiddetli azabımı peygamberlerim ile haber vermiştim."
アラビア語 クルアーン注釈:
مَا يُبَدَّلُ ٱلۡقَوۡلُ لَدَيَّ وَمَآ أَنَا۠ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
Benim huzurumda söz değiştirilmez. Sözümden dönülmez. Ben, ne iyiliklerini eksilterek ve ne de kötülüklerini artırarak kullara zulmetmem. Bilakis onlara amellerine göre karşılık veririm.
アラビア語 クルアーン注釈:
يَوۡمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمۡتَلَأۡتِ وَتَقُولُ هَلۡ مِن مَّزِيدٖ
O gün, cehenneme şöyle deriz: "Sana atılan kâfirler ve isyankârlar ile doldun mu?" Daha fazlasını isteyerek ve Rabbi için kızarak; O da Rabbine şöyle cevap verir: "Daha var mı?"
アラビア語 クルアーン注釈:
وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ غَيۡرَ بَعِيدٍ
Emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınarak Rablerinden sakınanlar için cennet yakınlaştırılmıştır. Onlar, kendilerinden uzakta olmayacak şekilde orada bulunan nimetleri müşahede ederler.
アラビア語 クルアーン注釈:
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٖ
Onlara şöyle denir: "Bu; tövbe ederek Rabbine dönen ve Rabbinin kendilerini sorumlu kıldığı şeyleri yerine getiren her kişi için Allah tarafından vadolunandır."
アラビア語 クルアーン注釈:
مَّنۡ خَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِ وَجَآءَ بِقَلۡبٖ مُّنِيبٍ
Kendisini Yüce Allah'tan başka hiç kimsenin görmediği (gizli) hallerde dahi Rabbinden korkan ve selim bir kalp ile Rabbine çokça yönelen kimseler içindir.
アラビア語 クルアーン注釈:
ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٖۖ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُلُودِ
Onlara şöyle denir: "Hoşlanmadığınız şeylerden selamette (güvende) olduğunuz bir halde cennete girin. İşte bugün, kendisinden sonra yokluğun olmadığı ebedî kalış günüdür."
アラビア語 クルアーン注釈:
لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيۡنَا مَزِيدٞ
Onlar için orada bitmek tükenmek bilmeyen nimetlerden diledikleri her şey ve katımızda da daha önce hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve daha önce hiçbir beşerin kalbine düşüncesi gelmemiş olan nimetlerden vardır. İşte Allah Teâlâ'yı görmek de bu nimetlerdendir.
アラビア語 クルアーン注釈:
本諸節の功徳:
• علم الله بما يخطر في النفوس من خير وشر.
Allah'ın ilminin hayır ve şer olarak nefislerde meydana gelen şeyleri kuşattığı beyan edilmiştir.

• خطورة الغفلة عن الدار الآخرة.
Ahiret diyarı hakkında gaflette olmanın tehlikesi beyan edilmiştir.

• ثبوت صفة العدل لله تعالى.
Allah Teâlâ için adalet sıfatı ispat edilmiştir.

وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَشَدُّ مِنۡهُم بَطۡشٗا فَنَقَّبُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ هَلۡ مِن مَّحِيصٍ
Mekke ehlinden yalanlayan bu müşriklerden önce ne kadar çok ümmeti helak ettik. Onlar güç kuvvet olarak bunlardan daha üstündü. Onlar; diyar diyar dolaşarak azaptan kurtulacakları bir yer aradılar, fakat bulamadılar.
アラビア語 クルアーン注釈:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكۡرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُۥ قَلۡبٌ أَوۡ أَلۡقَى ٱلسَّمۡعَ وَهُوَ شَهِيدٞ
Şüphesiz önceki ümmetlerin helakının zikredilmesinde, kendisi ile akıl ettiği bir kalbi olan yahut gafil olmayan ve hazır olan bir kalp ile işiten kimseler için bir hatırlatma ve bir öğüt vardır.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٖ
Ant olsun biz; gökleri, yeri ve gökler ile yer arasında bulunanları bir anda yaratmaya kadir olmakla birlikte bunları altı günde yarattık. Yahudilerin iddia ettiği gibi bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.
アラビア語 クルアーン注釈:
فَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ قَبۡلَ طُلُوعِ ٱلشَّمۡسِ وَقَبۡلَ ٱلۡغُرُوبِ
-Ey Peygamber!- Yahudilerin ve diğerlerinin dediklerine sabret. Rabbin için Güneş'in doğuşundan önce sabah namazını kıl. Batmasından önce ikindi namazını da Rabbine hamt ederek kıl.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَأَدۡبَٰرَ ٱلسُّجُودِ
Geceleyin O'nun için namaz kıl ve namazlardan sonra O'nu tespih et.
アラビア語 クルアーン注釈:
وَٱسۡتَمِعۡ يَوۡمَ يُنَادِ ٱلۡمُنَادِ مِن مَّكَانٖ قَرِيبٖ
-Ey Peygamber!-İkinci kez Sûr'a üflemekle görevlendirilmiş olan meleğin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.
アラビア語 クルアーン注釈:
يَوۡمَ يَسۡمَعُونَ ٱلصَّيۡحَةَ بِٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُرُوجِ
O gün yaratılmışlar, yeniden dirilişin sesini içerisinde şüphe olmayan hak ile işitirler. İşte onu işittikleri gün; ölülerin hesap ve karşılık için kabirlerinden çıkış günüdür.
アラビア語 クルアーン注釈:
إِنَّا نَحۡنُ نُحۡيِۦ وَنُمِيتُ وَإِلَيۡنَا ٱلۡمَصِيرُ
Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz. Bizim dışımızda ne bir dirilten ve ne de bir öldüren vardır. Kıyamet günü, hesap ve ceza için kulların dönüşü de sadece bizedir.
アラビア語 クルアーン注釈:
يَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلۡأَرۡضُ عَنۡهُمۡ سِرَاعٗاۚ ذَٰلِكَ حَشۡرٌ عَلَيۡنَا يَسِيرٞ
O gün yeryüzü, onların süratle ayrılmaları için yarılır. Onlar hızlı bir şekilde çıkarlar. Bu bir toplanmadır ki, bize göre kolaydır.
アラビア語 クルアーン注釈:
نَّحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَقُولُونَۖ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِجَبَّارٖۖ فَذَكِّرۡ بِٱلۡقُرۡءَانِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Biz, o yalancıların ne söylediklerini çok iyi bilmekteyiz. -Ey Peygamber! Sen iman etmeleri için onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Sen ancak, Allah'ın sana emrettiklerini tebliğ eden bir tebliğcisin. Benim tehdidimden korkan kâfirlere ve isyan edenlere Kur’an ile öğüt ver. Çünkü korkan kimse öğüt alır ve hatırlatılınca düşünür.
アラビア語 クルアーン注釈:
本諸節の功徳:
• الاعتبار بوقائع التاريخ من شأن ذوي القلوب الواعية.
Tarihte gerçekleşen olaylardan ibret almak, bilinçli kalplere sahip olan kimselerin yaptıkları şeylerdendir.

• خلق الله الكون في ستة أيام لِحِكَم يعلمها الله، لعل منها بيان سُنَّة التدرج.
Allah Teâlâ, kâinatı sadece kendisinin bildiği hikmetler için altı günde yaratmıştır. Derece derece yapmak, adetinin beyan edilmesi de bu hikmetlerden olabilir.

• سوء أدب اليهود في وصفهم الله تعالى بالتعب بعد خلقه السماوات والأرض، وهذا كفر بالله.
Yahudilerin kötü ahlakı beyan edilmiştir ki onlar; Allah Teâlâ'yı gökleri ve yeri yarattıktan sonra yorulmak ile vasfetmişlerdir. Bu; Allah'ı inkâr etmektir/küfürdür.

 
対訳 章: カーフ章
章名の目次 ページ番号
 
クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳) - 対訳の目次

クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳)- Tafsir Center for Quranic Studies - 発行

閉じる