Check out the new design

ការបកប្រែអត្ថន័យគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី * - សន្ទស្សន៍នៃការបកប្រែ


ការបកប្រែអត្ថន័យ ជំពូក​: អាល់កសស   អាយ៉ាត់:
۞ وَلَقَدۡ وَصَّلۡنَا لَهُمُ ٱلۡقَوۡلَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Muhakkak biz, öğüt alıp iman etmelerini umarak, müşriklere ve İsrailoğulları'ndan Yahudilere, geçmiş ümmetlerin başına gelenler kendilerinin de başına gelmesin diye geçmiş milletlerin kıssalarına ve elçilerimizi yalanladıkları zaman onlara gönderdiğimiz azaba dair sözleri ardı ardına ulaştırdık.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ مِن قَبۡلِهِۦ هُم بِهِۦ يُؤۡمِنُونَ
Kur’an’ın indirilmeden önce Tevrat’a iman etmekte sebat edenler, hakkında verilen haberleri ve özelliklerini kendi kitaplarında görüp, okudukları için Kur’an’a da iman ederler.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
وَإِذَا يُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِهِۦٓ إِنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّنَآ إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلِهِۦ مُسۡلِمِينَ
Onlara okuduğun zaman derler ki: “Biz buna iman ettik. Şüphesiz bu hiç kuşku bulunmayan Rabbimizden indirilmiş bir haktır. Zaten biz bu Kur’an’dan önce de, önceki peygamberin getirdiğine imanımız sebebiyle Müslümandık."
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
أُوْلَٰٓئِكَ يُؤۡتَوۡنَ أَجۡرَهُم مَّرَّتَيۡنِ بِمَا صَبَرُواْ وَيَدۡرَءُونَ بِٱلۡحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
İşte zikredilen vasıflara sahip olan bu kimselere Allah, kitaplarına iman üzerine sabır göstermeleri ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gönderildiği zaman iman etmeleri sebebiyle, amellerinin sevabını iki defa verecektir. Onlar, işledikleri günahları salih amellerinin sevaplarıyla savuşturur ve onlara verdiğimiz rızıkları hayırlı işlerde infak ederler.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
وَإِذَا سَمِعُواْ ٱللَّغۡوَ أَعۡرَضُواْ عَنۡهُ وَقَالُواْ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡ سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمۡ لَا نَبۡتَغِي ٱلۡجَٰهِلِينَ
O Müminler, kitap ehlinden batıl sözler işitirlerse, ona hiç bakmadan yüz çevirirler ve bu sözün sahiplerine seslenerek şöyle derler: “Bize, amellerimizin karşılığı verilecektir, size de amellerinizin karşılığı verilecektir. Bizden yana kötü söz ve eziyetlerden esenliktesiniz. Biz, din ve dünya hayatına zarar ve eza barındırdığı için cahillerle arkadaşlık yapmayı arzu etmiyoruz."
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
إِنَّكَ لَا تَهۡدِي مَنۡ أَحۡبَبۡتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ
-Ey Peygamber!- Muhakkak sen, Ebû Tâlib ve onun dışındaki sevdiklerini iman etmeye muvaffak kılarak hidayet edemezsin. Fakat tek olarak Yüce Allah, dilediği kimseleri hidayete muvaffak kılar. O, geçmiş ilmiyle kimin dosdoğru yola hidayet olacağını en iyi bilendir.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
وَقَالُوٓاْ إِن نَّتَّبِعِ ٱلۡهُدَىٰ مَعَكَ نُتَخَطَّفۡ مِنۡ أَرۡضِنَآۚ أَوَلَمۡ نُمَكِّن لَّهُمۡ حَرَمًا ءَامِنٗا يُجۡبَىٰٓ إِلَيۡهِ ثَمَرَٰتُ كُلِّ شَيۡءٖ رِّزۡقٗا مِّن لَّدُنَّا وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Mekke müşrikleri, İslam’a uyma ve iman etme konusunda bahaneler sunarak şöyle dediler: “Biz, senin getirdiğin bu İslam’a ittiba edersek düşmanlarımız bizi topraklarımızdan çabucak çıkarırlar.” Oysa biz bu müşrikleri, orada başkalarının onlara ansızın baskın yaparak saldırmasından güven içinde olacakları, zulmün ve kan dökmenin haram kılındığı Harem’e yerleştirmedik mi? Rızık olarak kendi katımızdan onlara gönderdiğimiz her şeyin meyveleri oraya gelir. Fakat onların çoğu Allah’ın onlara verdiği nimetleri bilmezler ve bunlara karşılık O'na şükretmezler.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةِۭ بَطِرَتۡ مَعِيشَتَهَاۖ فَتِلۡكَ مَسَٰكِنُهُمۡ لَمۡ تُسۡكَن مِّنۢ بَعۡدِهِمۡ إِلَّا قَلِيلٗاۖ وَكُنَّا نَحۡنُ ٱلۡوَٰرِثِينَ
Yüce Allah’ın üzerlerine olan nimetlerini inkâr eden, günah ve isyanlarda haddi aşmış ne kadar da çok şehirler vardır. Biz de üzerlerine azap gönderdik ve o azapla onları helak ettik. Onların yaşadığı yurtlar; helak olan halkının ardından az bir yolcu geçmesinin dışında içinde hiç kimsenin ikamet etmediği, izleri silinip gitmiş meskenlerdir. Göklerde, yeryüzünde ve bu ikisinin içinde bulunanlara varis/mirasçı olan mirasçılar bizlerdik.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
وَمَا كَانَ رَبُّكَ مُهۡلِكَ ٱلۡقُرَىٰ حَتَّىٰ يَبۡعَثَ فِيٓ أُمِّهَا رَسُولٗا يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِنَاۚ وَمَا كُنَّا مُهۡلِكِي ٱلۡقُرَىٰٓ إِلَّا وَأَهۡلُهَا ظَٰلِمُونَ
-Ey Peygamber!- Rabbin, büyük şehre bir peygamber gönderip halkın bahanesini ortadan kaldırmadan o şehri helak edecek değildir. Zira seni de şehirlerin anası olan Mekke’ye bunun için göndermiştir. Biz, hak üzerinde dosdoğru oldukları halde şehir halkını helak edecek değiliz. Fakat küfre girerek ve günah işleyerek zalim olurlarsa onları helak ederiz.
តាហ្វសៀរជាភាសា​អារ៉ាប់ជាច្រេីន:
ក្នុង​ចំណោម​អត្ថប្រយោជន៍​នៃអាយ៉ាត់ទាំងនេះក្នុងទំព័រនេះ:
• فضل من آمن من أهل الكتاب بالنبي محمد صلى الله عليه وسلم، وأن له أجرين.
Ehli Kitap olan kimselerden, Peygamber Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e iman edenlerin fazileti ve bu takdirde onlar için iki ecirin verileceği ifade edilmiştir.

• هداية التوفيق بيد الله لا بيد غيره من الرسل وغيرهم.
Doğru yola muvaffak kılmak; peygamberler veya onların dışındakilerin değil, yalnızca Allah’ın elindedir.

• اتباع الحق وسيلة للأمن لا مَبْعث على الخوف كما يدعي المشركون.
Hakka ittiba etmek, müşriklerin iddia ettiği gibi bir korku kaynağı değil, güvende olma vesilesidir.

• خطر الترف على الفرد والمجتمع.
Zevk ve sefa içinde yaşamanın birey ve topluma olan tehlikesi anlatılmıştır.

• من رحمة الله أنه لا يهلك الناس إلا بعد الإعذار إليهم بإرسال الرسل.
Peygamberleri gönderip uyarmadan insanları helak etmemesi Yüce Allah’ın rahmetindendir.

 
ការបកប្រែអត្ថន័យ ជំពូក​: អាល់កសស
សន្ទស្សន៍នៃជំពូក លេខ​ទំព័រ
 
ការបកប្រែអត្ថន័យគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី - សន្ទស្សន៍នៃការបកប្រែ

ត្រូវបានចេញដោយមជ្ឈមណ្ឌល តាហ្វសៀរនៃការសិក្សាគម្ពីគួរអាន

បិទ