ಅರ್ಥಗಳ ಅನುವಾದ ಅಧ್ಯಾಯ ಸೂರ ಅಲ್ -ಬುರೂಜ್ - ಅಲ್-ಮುಖ್ತಸರ್ ಫಿ ತಫ್ಸೀರಿಲ್ ಕುರ್‌ಆನಿಲ್ ಕರೀಮ್ - ತುರ್ಕಿ ಅನುವಾದ - ಪವಿತ್ರ ಕುರ್‌ಆನ್ ವಿಶ್ವಕೋಶ

Sûretu'l-Burûc

ಅಧ್ಯಾಯದ ಉದ್ದೇಶಗಳು:

بيان قوة الله وإحاطته الشاملة، ونصرته لأوليائه، والبطش بأعدائه.

Allah'ın gücü, bu gücün her şeyi kapsayıp kuşatması, veli kullarına olan yardımı ve düşmanlarını perişan etmesi beyan edilmiştir.

---

ಶ್ಲೋಕ: 1

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡبُرُوجِ

Allah Teâlâ, Güneş’in, Ay’ın ve diğer yıldızların yörüngelerini barındıran gökyüzüne yemin etmiştir.

ಶ್ಲೋಕ: 2

وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡمَوۡعُودِ

Yüce Allah içinde bütün varlıkları toplayacağını vadettiği kıyamet gününe yemin etmiştir.

ಶ್ಲೋಕ: 3

وَشَاهِدٖ وَمَشۡهُودٖ

Ümmeti hakkında şahitlik eden peygamber gibi bütün şahitlere ve haklarında peygamberinin şahitlik ettiği ümmetler gibi bütün şahitlik edilenlere yemin etmiştir.

ಶ್ಲೋಕ: 4

قُتِلَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأُخۡدُودِ

Toprağa büyük bir çukur kazan o kimselere lanet olsun.

ಶ್ಲೋಕ: 5

ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلۡوَقُودِ

Onlar hendeklerin içinde ateş yakıp, Müminleri canlı canlı ateşe attılar.

ಶ್ಲೋಕ: 6

إِذۡ هُمۡ عَلَيۡهَا قُعُودٞ

Onlar ateşle dolu o çukurun kenarında oturmuşlardı.

ಶ್ಲೋಕ: 7

وَهُمۡ عَلَىٰ مَا يَفۡعَلُونَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ شُهُودٞ

Orada hazır bulunarak, Müminlere yapılan işkence ve kötü muameleyi seyretmekte idiler.

ಶ್ಲೋಕ: 8

وَمَا نَقَمُواْ مِنۡهُمۡ إِلَّآ أَن يُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَمِيدِ

O kâfirler, Müminleri hiç kimsenin kendisine galip gelemeyeceği Aziz/mutlak galip olan, her konuda övülen Allah'a iman etmeleri dışında başka bir şeyden dolayı kınamadılar.

ಶ್ಲೋಕ: 9

ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٌ

Göklerin ve yeryüzünün mülkü bir tek O'na aittir. O her şeyden haberdardır. Kullarının yaptıklarından hiçbir şey O'na gizli kalmaz.

ಶ್ಲೋಕ: 10

إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُواْ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ ثُمَّ لَمۡ يَتُوبُواْ فَلَهُمۡ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمۡ عَذَابُ ٱلۡحَرِيقِ

Mümin erkek ve kadınlara; onları bir olan Allah’a iman etmekten döndürmek için ateşle işkence edip, sonra da günahlarından Allah’a tövbe etmeyenler için kıyamet günü cehennem azabı vardır. Müminleri ateşte yakmalarının bir karşılığı olarak onları yakacak olan ateşin azabı vardır.

ಶ್ಲೋಕ: 11

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمۡ جَنَّٰتٞ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡكَبِيرُ

Allah’a iman eden ve salih amel işleyenler için saraylarının ve ağaçlarının altından ırmaklar akan cennetler vardır. Onlara hazırlanmış olan bu karşılık başka hiçbir başarının yaklaşamadığı en büyük başarıdır.

ಶ್ಲೋಕ: 12

إِنَّ بَطۡشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ

-Ey Peygamber!- Bazen zalime belli bir mühlet veriyor olsa da, şüphesiz Rabbinin onu tutup, yakalaması çok kuvvetlidir.

ಶ್ಲೋಕ: 13

إِنَّهُۥ هُوَ يُبۡدِئُ وَيُعِيدُ

Şüphesiz ilk olarak O, yaratmaya ve azap etmeye başlamıştır. Bu ikisini (yaratmayı ve azabı) tekrar O döndürecektir.

ಶ್ಲೋಕ: 14

وَهُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلۡوَدُودُ

Elbette O, kullarından tövbe edenlerin günahlarını bağışlar ve takva sahibi veli kullarını sever.

ಶ್ಲೋಕ: 15

ذُو ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡمَجِيدُ

Yüce arşın sahibidir.

ಶ್ಲೋಕ: 16

فَعَّالٞ لِّمَا يُرِيدُ

Günahlarını affetmek istediğini affederek ve cezalandırmak istediğini de cezalandırarak dilediğini yapandır. Bütün noksanlıklardan münezzeh olan Allah'a zorla bir şey yaptıracak hiç kimse yoktur.

ಶ್ಲೋಕ: 17

هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلۡجُنُودِ

-Ey Peygamber!- Hakla savaşmak ve ona engel olmak için silahlanan o askerlerin haberi sana geldi mi?

ಶ್ಲೋಕ: 18

فِرۡعَوۡنَ وَثَمُودَ

Firavun ve Salih -aleyhisselam-'ın ashabı Semûd'un askerleri.

ಶ್ಲೋಕ: 19

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي تَكۡذِيبٖ

Yalanlayan ümmetlerin haberlerinin kendilerine ulaşmaması ve helak olmaları onların iman etmemesine mani değildir. Bilakis onlar, hevâlarına ittiba ederek peygamberlerinin onlara getirdiklerini yalanlıyorlar.

ಶ್ಲೋಕ: 20

وَٱللَّهُ مِن وَرَآئِهِم مُّحِيطُۢ

Oysa Allah, onların sayılı amellerini çok iyi bilmektedir. Yapmakta oldukları hiçbir şeyi kaçırmaz. Onlara bu amellerinin karşılığını verecektir.

ಶ್ಲೋಕ: 21

بَلۡ هُوَ قُرۡءَانٞ مَّجِيدٞ

Kur'an, o yalanlayanların söylediği gibi bir şiir veya kafiyeli sözler değildir. Bilakis o, çok değerli olan Kur'an'dır.

ಶ್ಲೋಕ: 22

فِي لَوۡحٖ مَّحۡفُوظِۭ

Değiştirilmekten ve tahrif edilmekten, eksiltilmekten ve arttırılmaktan muhafaza edilen bir levhadadır.

ಈ ಪುಟದಲ್ಲಿರುವ ಶ್ಲೋಕಗಳ ಉಪಯೋಗಗಳು:

• يكون ابتلاء المؤمن على قدر إيمانه.

Müminlerin imtihanı imanlarının ölçüsüne göre olur.

• إيثار سلامة الإيمان على سلامة الأبدان من علامات النجاة يوم القيامة.

İmanın selametini bedenin selametine tercih etmek, kıyamet günü kurtuluşun alametlerindendir.

• التوبة بشروطها تهدم ما قبلها.

Şartlarına uygun olarak yapılan tövbe, kendinden önceki her şeyi yok eder.