Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߕߓߊߞߘߐߣߍ߲߫   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
حَقِيقٌ عَلَىٰٓ أَن لَّآ أَقُولَ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّۚ قَدۡ جِئۡتُكُم بِبَيِّنَةٖ مِّن رَّبِّكُمۡ فَأَرۡسِلۡ مَعِيَ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
Musa dedi ki: "Ben Allah tarafından gönderildiğimden dolayı bana ancak gerçek olanı söylemek yaraşır. Kesinlikle ben size doğru bir peygamber olduğumu ispat eden apaçık bir delille geldim ve size Rabbim tarafından gönderildim. Esaret ve baskı altında bulunan İsrailoğulları'nı benimle beraber serbest bırak."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ إِن كُنتَ جِئۡتَ بِـَٔايَةٖ فَأۡتِ بِهَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Firavun, Musa'ya: "İddia ettiğin gibi eğer bir mucize ile geldiysen, iddia ettiğinde doğru söyleyen biriysen, onu göster bakalım!" dedi.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ
Musa asasını yere attı ve o bizzat izleyenler için hemen büyük bir yılana dönüştü.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ
Elini gömleğinin göğüs tarafından ya da koltuk altından çıkararak gösterdi. Eli bembeyazdı. Bu beyazlık abraş hastalığı olan kişilerdeki beyazlık gibi değildi. Elinin şiddetli beyazlığından dolayı bakanlara ışıldamaya başladı.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ
Kavmin ileri gelen büyükleri ve önderleri Musa'nın asasının büyük bir yılana dönüşmesi ve elinin abraş hastalığı olmadan bembeyaz ışıl ışıl parladığını gördüklerinde; "Musa ancak sihirde çok kuvvetli bilgiye sahip bilgin bir sihirbazdır." dediler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُمۡۖ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ
Bu yaptıkları ile sizi bu topraklarınız olan Mısır'dan çıkarmak istiyor. Sonra Firavun ileri gelenlerle Musa -aleyhisselam- hakkında istişare ederek şöyle dedi: "Bana ne gibi bir görüş ifade etmek istersiniz?"
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَأَرۡسِلۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ
(İleri gelen önderler) Firavun'a şöyle dediler: "Musa ve kardeşi Harun'u şimdilik beklet ve Mısır'ın şehirlerinde bulunan bütün sihirbazları toplayan memurlar gönder."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٖ
Şehirlere sihirbazları toplamaları için gönderdiğin kimseler sana işlerinin ustası güçlü sihirbazları getirsinler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَجَآءَ ٱلسَّحَرَةُ فِرۡعَوۡنَ قَالُوٓاْ إِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Firavun sihirbazları toplayan memurlar gönderdi. Sihirbazlar Firavun'a geldiklerinde: "Eğer kendileri, Musa'yı sihirleri ile yenip mağlup ederlerse onlar için bir mükâfat var mıdır?" diye sordular.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ لَمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ
Firavun da onların bu isteklerine karşılık şöyle cevap verdi: "Evet! Kuşkusuz sizin için bir mükâfat ve bir de ücret vardır ve mevki bakımından bana yakın kimselerden olacaksınız." dedi.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالُواْ يَٰمُوسَىٰٓ إِمَّآ أَن تُلۡقِيَ وَإِمَّآ أَن نَّكُونَ نَحۡنُ ٱلۡمُلۡقِينَ
Sihirbazlar Musa'ya karşı galip geleceklerinden kesin emin oldukları için üstünlük taslayarak ve kibirli bir şekilde şöyle dediler: "Ey Musa! Önce sen mi maharetini göstermek için atmak istersin, yoksa ilk atanlar biz mi olalım?"
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ أَلۡقُواْۖ فَلَمَّآ أَلۡقَوۡاْ سَحَرُوٓاْ أَعۡيُنَ ٱلنَّاسِ وَٱسۡتَرۡهَبُوهُمۡ وَجَآءُو بِسِحۡرٍ عَظِيمٖ
Musa Rabbinin kendisine yardım edeceğinden emin olduğu için onlara aldırış etmeden şöyle cevap verdi: "Önce siz iplerinizi ve asalarınız atın." dedi. Onlar atınca insanların gözlerini büyülediler ve olayın hakikatini idrak etmekten insanları engelleyerek onları korkuttular. Çok kuvvetli bir sihir yaparak izleyenleri büyülediler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
۞ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَلۡقِ عَصَاكَۖ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ
Yüce Allah peygamber olarak gönderdiği ve kendisi ile konuştuğu Musa -aleyhisselam-'a şöyle vahyetti: "Ey Musa! Asanı at!" Bunun üzerine o da asasını attı. Birdenbire Musa'nın asası bir yılana dönüştü. Bu yılan sihirbazların gerçek dışı yaptıkları ve insanların böylece yanılgıya kapılarak hareket eden yılanlar şeklinde gördükleri asa ve ipleri yakalayıp, yutuverdi.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَوَقَعَ ٱلۡحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Böylece hak ortaya çıktı ve Musa -aleyhisselam-'ın getirdiği şeyin doğruluğu açıklığa kavuştu. Aynı zamanda sihirbazların da yapmış oldukları sihrin batıllığı ayan beyan ortaya çıktı.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَغُلِبُواْ هُنَالِكَ وَٱنقَلَبُواْ صَٰغِرِينَ
Mağlup olup hezimete uğradılar ve Musa insanların toplandığı o alanda onlara karşı üstün geldi. Sihirbazlar orada zayıf ve yenilmiş kimseler oldular.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ
Sihirbazlar, Allah Teâlâ'nın kudretinin azametini ve apaçık ayetlerini gördükleri gibi hemen Allah -Subhanehu ve Teâlâ- için secdeye kapandılar.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• من حكمة الله ورحمته أن جعل آية كل نبي مما يدركه قومه، وقد تكون من جنس ما برعوا فيه.
Her bir peygamberin mucizesini, kavminin anlayacağı dilden kılması Allah'ın hikmeti ve rahmetindendir. O mucize, kavmin kabiliyetli ve becerikli olduğu şeylerde olabilir.

• أنّ فرعون كان عبدًا ذليلًا مهينًا عاجزًا، وإلا لما احتاج إلى الاستعانة بالسحرة في دفع موسى عليه السلام.
Şüphesiz Firavun; hakir, alçak, adi, aşağılık bir kimseydi. Yoksa Musa -aleyhisselam-'ı uzaklaştırmak için sihirbazların yardımına muhtaç olmazdı.

• يدل على ضعف السحرة - مع اتصالهم بالشياطين التي تلبي مطالبهم - طلبهم الأجر والجاه عند فرعون.
İsteklerini yerine getirmeleri için şeytanlarla iletişim halinde olmalarına rağmen Firavun'dan makam ve ücret istemeleri sihirbazların acizliğine delalet etmektedir.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߕߓߊߞߘߐߣߍ߲߫
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲