Check out the new design

د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - د المختصر في تفسیر القرآن الکریم ترکي ژباړه * - د ژباړو فهرست (لړلیک)


د معناګانو ژباړه سورت: غافر   آیت:
ٱلۡيَوۡمَ تُجۡزَىٰ كُلُّ نَفۡسِۭ بِمَا كَسَبَتۡۚ لَا ظُلۡمَ ٱلۡيَوۡمَۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ
Bugün her nefis işlediği amelin karşılığını bulacaktır. Hayır ise hayır, şer ise şer bulacaktır. Bugün zülüm yoktur. Çünkü Hâkim adaletli olan, Yüce Allah'tır. Şüphesiz ki Yüce Allah, kullarının amellerini kuşattığı için hesaplarını hızlıca görendir.
عربي تفسیرونه:
وَأَنذِرۡهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡأٓزِفَةِ إِذِ ٱلۡقُلُوبُ لَدَى ٱلۡحَنَاجِرِ كَٰظِمِينَۚ مَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنۡ حَمِيمٖ وَلَا شَفِيعٖ يُطَاعُ
-Ey Resul!- Kıyamet günü ile onları korkut. O kıyamet günü yaklaşmış ve gelecektir. Her gelecek olan şey yakındır. O günün şiddetli korkusundan kalpler, o kimselerin boğazlarına kadar yükselir. Rahman'ın izin verdikleri hariç, onlardan hiçbiri konuşamaz ve konuşmadan sessizce beklerler. Kendi nefislerine şirk ve günah ile zulmedenler için o gün bir dost ya da yakın yoktur. Eğer ona şefaat edecek olduğu farz edilse, sözü dinlenecek bir şefaatçisi de yoktur.
عربي تفسیرونه:
يَعۡلَمُ خَآئِنَةَ ٱلۡأَعۡيُنِ وَمَا تُخۡفِي ٱلصُّدُورُ
Yüce Allah, bakanların gözlerindeki hainliği bilir ve kalplerin gizlediğini de bilir. Bunların hiçbirisi O'na gizli kalmaz.
عربي تفسیرونه:
وَٱللَّهُ يَقۡضِي بِٱلۡحَقِّۖ وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ لَا يَقۡضُونَ بِشَيۡءٍۗ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡبَصِيرُ
Yüce Allah adaletle hükmeder. Yaptığı iyilikleri eksilterek ve kötülüklerini artırarak kimseye zulmetmez. Müşriklerin, Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleri ilahları hiçbir şeye hükmedemezler. Çünkü onlar hiçbir şeye malik değildirler. Yüce Allah, kullarının sözlerini hakkıyla işiten, niyetlerini ve amellerini hakkıyla görendir. Bunlara göre onlara karşılığını verecektir.
عربي تفسیرونه:
۞ أَوَلَمۡ يَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ كَانُواْ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَانُواْ هُمۡ أَشَدَّ مِنۡهُمۡ قُوَّةٗ وَءَاثَارٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ فَأَخَذَهُمُ ٱللَّهُ بِذُنُوبِهِمۡ وَمَا كَانَ لَهُم مِّنَ ٱللَّهِ مِن وَاقٖ
Bu müşrikler yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önceki geçmiş ümmetlerin sonlarının nasıl olduğunu düşünsünler. Muhakkak ki onların sonu çok kötü oldu. O ümmetler bunlardan daha güçlü idiler. Yapmış oldukları bina ile yeryüzünde onlardan daha fazla etkili oldular. Günahları sebebiyle Yüce Allah onları helak etti. Yüce Allah'ın onları cezalandırmasına mani olacak kimseler de yoktu.
عربي تفسیرونه:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَانَت تَّأۡتِيهِمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَكَفَرُواْ فَأَخَذَهُمُ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ قَوِيّٞ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Onlara isabet eden bu azap, ancak Yüce Allah tarafından kendilerine resulleri apaçık deliller ve parıldayan hüccetler ile geldiği halde onların Allah'ı küfretmeleri ve resullerini yalanlamaları sebebiyle gelmiştir. Onlar ne kadar güç sahibi olsalar da Yüce Allah, onları yakalayıp helak etmiştir. Şüphesiz Allah -Subhanehu ve Teâlâ-, kendisini küfredenlere ve resullerini yalanlayanlara karşı güçlü ve azabı çetin olandır.
عربي تفسیرونه:
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَا وَسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ
Ant olsun ki Musa'yı apaçık ayetlerimiz ve kesin deliller ile gönderdik.
عربي تفسیرونه:
إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَهَٰمَٰنَ وَقَٰرُونَ فَقَالُواْ سَٰحِرٞ كَذَّابٞ
Firavun'a, veziri Haman'a ve Karun'a gönderdik. Dediler ki: "Musa, iddia ettiği peygamberlikte yalancı bir sihirbazdır."
عربي تفسیرونه:
فَلَمَّا جَآءَهُم بِٱلۡحَقِّ مِنۡ عِندِنَا قَالُواْ ٱقۡتُلُوٓاْ أَبۡنَآءَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ وَٱسۡتَحۡيُواْ نِسَآءَهُمۡۚ وَمَا كَيۡدُ ٱلۡكَٰفِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَٰلٖ
Musa, doğruluğuna delalet eden apaçık delilleri getirdiğinde Firavun şöyle dedi: "Onunla birlikte iman edenlerin oğullarını öldürün. Aşağılamak için kadınlarını hayatta bırakın. Müslümanların sayısını azaltmak için kâfirlerin kurdukları tuzak yok olmaya mahkum ve hiçbir tesiri yoktur."
عربي تفسیرونه:
په دې مخ کې د ایتونو د فایدو څخه:
• التذكير بيوم القيامة من أعظم الروادع عن المعاصي.
Kıyamet gününün hatırlatılması, günahların terk edilmesindeki en büyük caydırıcı sebeplerdendir.

• إحاطة علم الله بأعمال عباده؛ خَفِيَّة كانت أم ظاهرة.
Yüce Allah'ın ilmi; kullarının amelleri ister gizli, isterse de açık olsun onları kuşatmıştır.

• الأمر بالسير في الأرض للاتعاظ بحال المشركين الذين أهلكوا.
Helak olan müşriklerin hallerinden ibret almak için yeryüzünde gezip dolaşmak emredilmiştir.

 
د معناګانو ژباړه سورت: غافر
د سورتونو فهرست (لړلیک) د مخ نمبر
 
د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - د المختصر في تفسیر القرآن الکریم ترکي ژباړه - د ژباړو فهرست (لړلیک)

د مرکز تفسیر للدراسات القرآنیة لخوا خپور شوی.

بندول