Check out the new design

ශුද්ධවූ අල් කුර්ආන් අර්ථ කථනය - ශුද්ධ වූ අල්කුර්ආන් අර්ථ විවරණයේ සංෂිප්ත අනුවාදය- තුර්කි පරිවර්තනය * - පරිවර්තන පටුන


අර්ථ කථනය පරිච්ඡේදය: තාහා   වාක්‍යය:
فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡحَقُّۗ وَلَا تَعۡجَلۡ بِٱلۡقُرۡءَانِ مِن قَبۡلِ أَن يُقۡضَىٰٓ إِلَيۡكَ وَحۡيُهُۥۖ وَقُل رَّبِّ زِدۡنِي عِلۡمٗا
Allah; ulu, yüce ve mukaddes olandır. Her şeyin mülkünün sahibi olan meliktir. O kendisi hak ve sözü hak olandır. Müşriklerin O'nu vasfettiği şeyden yücedir. -Ey Resul!- Cebrail sana ulaştırmasını tamamlamadan önce Kur'an'ı okumada acele etme! ve: "Rabbim! Bana öğrettiklerinde ilmimi arttır." de.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَلَقَدۡ عَهِدۡنَآ إِلَىٰٓ ءَادَمَ مِن قَبۡلُ فَنَسِيَ وَلَمۡ نَجِدۡ لَهُۥ عَزۡمٗا
Ant olsun, biz daha önce de Âdem'e ağaçtan yememesini emretmiş ve onu yasaklamıştık. Bunun neticesini ona beyan ettik. Bu vasiyeti (emri) unutup o ağaçtan yedi. Bu hükme sabretmedi. Emrettiğimizi koruma hususunda onu kesin kararlı bulmadık.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ أَبَىٰ
-Ey Resul!- Hani meleklere şöyle buyurduğumuzu hatırla! Âdem'e selamlama secdesi edin. İblis -onlarla birlikte ancak onlardan değildi- hariç, bütün melekler hemen secde edivermişlerdi. Kibrinden dolayı secde etmekten kaçındı.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَقُلۡنَا يَٰٓـَٔادَمُ إِنَّ هَٰذَا عَدُوّٞ لَّكَ وَلِزَوۡجِكَ فَلَا يُخۡرِجَنَّكُمَا مِنَ ٱلۡجَنَّةِ فَتَشۡقَىٰٓ
Şöyle buyurduk: "Ey Âdem! Şüphesiz ki İblis, senin ve hanımının düşmanıdır. Size vermiş olduğu vesvese ile kendisine itaat ettirerek seni ve eşini cennetten çıkarmasın. Sonra meşakkat ve sıkıntılara katlanmak zorunda kalırsınız."
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِنَّ لَكَ أَلَّا تَجُوعَ فِيهَا وَلَا تَعۡرَىٰ
Şüphesiz Yüce Allah, cennette seni doyurmakta ve orada aç kalmamaktasın. Seni giydirmekte bu yüzden çıplak da değilsin.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَنَّكَ لَا تَظۡمَؤُاْ فِيهَا وَلَا تَضۡحَىٰ
Sana içecek verir, susamazsın; seni gölgelendirir, güneşin sıcağı sana isabet etmez.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَوَسۡوَسَ إِلَيۡهِ ٱلشَّيۡطَٰنُ قَالَ يَٰٓـَٔادَمُ هَلۡ أَدُلُّكَ عَلَىٰ شَجَرَةِ ٱلۡخُلۡدِ وَمُلۡكٖ لَّا يَبۡلَىٰ
Şeytan, Âdem'e vesvese vererek ona şöyle dedi: "Sana kendisinden yiyen kimsenin kesinlikle bir daha ölmeyeceği, bilakis hayatta ebedî kalacağı ağacı ve bitip, tükenerek yok olmayacak saltanatı göstereyim mi?"
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَأَكَلَا مِنۡهَا فَبَدَتۡ لَهُمَا سَوۡءَٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخۡصِفَانِ عَلَيۡهِمَا مِن وَرَقِ ٱلۡجَنَّةِۚ وَعَصَىٰٓ ءَادَمُ رَبَّهُۥ فَغَوَىٰ
Âdem ve Havva kendilerine yasaklı olan ağaçtan yediler. Avret yerleri kapalı iken birden edep yerleri görünüverdi. Cennet ağaçlarının yapraklarından koparıp, bu yapraklarla avret yerlerini örtmeye başladılar. Âdem -aleyhisselam- Rabbinin emrine karşı geldi. Öyle ki; ağaçtan yememesi gerektiğine yönelik Yüce Allah'ın emrini yerine getirmedi. Böylece kendisi için caiz olmayan şeyde haddi aştı.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ثُمَّ ٱجۡتَبَٰهُ رَبُّهُۥ فَتَابَ عَلَيۡهِ وَهَدَىٰ
Sonra Yüce Allah onu seçti, tövbesini kabul etti ve onu doğru yola muvaffak kıldı.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
قَالَ ٱهۡبِطَا مِنۡهَا جَمِيعَۢاۖ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوّٞۖ فَإِمَّا يَأۡتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدٗى فَمَنِ ٱتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشۡقَىٰ
Yüce Allah Âdem ve Havva'ya şöyle buyurdu: "Siz ikiniz ve İblis hep birlikte cennetten inin. Artık o sizin düşmanınız, siz ikiniz de onun düşmanısınız. Benden size yolum hakkında bir açıklama gelir ve kim de bu açıklanan yola tabi olur, onunla amel eder ve ondan sapmazsa; haktan sapmamış olur, ahirette de azap ile bedbaht olmaz. Bilakis Yüce Allah onu cennete koyar.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَمَنۡ أَعۡرَضَ عَن ذِكۡرِي فَإِنَّ لَهُۥ مَعِيشَةٗ ضَنكٗا وَنَحۡشُرُهُۥ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ أَعۡمَىٰ
Kim zikrimden yüz çevirip onu kabul etmez ve ona icabet etmezse, dünyada ve kabirde onun için sıkıntılı bir yaşantı vardır. Kıyamet günü de onun gözlerini, bilgi ve tecrübesini kaybetmiş bir şekilde mahşer alanına götürüp, haşrederiz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرۡتَنِيٓ أَعۡمَىٰ وَقَدۡ كُنتُ بَصِيرٗا
Yüce Allah'ın zikrinden yüz çeviren kimse: "Ey Rabbim! Bugün beni niçin kör olarak haşrettin? Ben dünyada gören bir kimseydim." der.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
මෙ⁣ම පිටුවේ තිබෙන වැකිවල ප්‍රයෝජන:
• الأدب في تلقي العلم، وأن المستمع للعلم ينبغي له أن يتأنى ويصبر حتى يفرغ المُمْلِي والمعلم من كلامه المتصل بعضه ببعض.
İlim talep ederken edep ve ahlaklı olunmalıdır. İlgili ilmi yazdıran ya da öğreten hoca, konu bütünlüğü çerçevesinde sözünü devam ettirdiği sürece öğrenci acele etmeden sabır göstermelidir.

• نسي آدم فنسيت ذريته، ولم يثبت على العزم المؤكد، وهم كذلك، وبادر بالتوبة فغفر الله له، ومن يشابه أباه فما ظلم.
Âdem unutkan oldu, ardında zürriyeti de unutkan oldular. Kararlı bir şekilde sebat etmedi, zürriyeti de aynı şekilde sebatkar olamadı. Gecikmeden hemen tövbe etti ve Yüce Allah da onu bağışladı. Kim atası Âdem'e benzeyip, onun gibi hatasından hemen dönerse zulmedenlerden olmaz.

• فضيلة التوبة؛ لأن آدم عليه السلام كان بعد التوبة أحسن منه قبلها.
Tövbenin fazileti beyan edilmiştir. Zira Âdem -aleyhisselam- tövbe ettikten sonra öncesine göre daha iyi oldu.

• المعيشة الضنك في دار الدنيا، وفي دار البَرْزَخ، وفي الدار الآخرة لأهل الكفر والضلال.
Dünya hayatında, berzah aleminde ve ahiret yurdunda sıkıntılı yaşantı küfür ve dalalet ehli içindir.

 
අර්ථ කථනය පරිච්ඡේදය: තාහා
සූරා පටුන පිටු අංක
 
ශුද්ධවූ අල් කුර්ආන් අර්ථ කථනය - ශුද්ධ වූ අල්කුර්ආන් අර්ථ විවරණයේ සංෂිප්ත අනුවාදය- තුර්කි පරිවර්තනය - පරිවර්තන පටුන

අල්කුර්ආන් අධ්‍යයන සඳහා වූ තෆ්සීර් මධ්‍යස්ථානය විසින් නිකුත් කරන ලදී.

වසන්න