భావార్ధాల అనువాదం సూరహ్ సూరహ్ అత్-తక్వీర్ - టర్కిష్ అనువాదం - డా. అలీ ఔజక్ బృందం - పవిత్ర ఖుర్ఆన్ యొక్క ఎన్సైక్లోపీడియా

Sûretu't-Tekvîr

వచనం: 1

إِذَا ٱلشَّمۡسُ كُوِّرَتۡ

Güneş katlanıp dürüldüğünde,

వచనం: 2

وَإِذَا ٱلنُّجُومُ ٱنكَدَرَتۡ

Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,

వచనం: 3

وَإِذَا ٱلۡجِبَالُ سُيِّرَتۡ

Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,

వచనం: 4

وَإِذَا ٱلۡعِشَارُ عُطِّلَتۡ

Gebe develer salıverildiğinde,

వచనం: 5

وَإِذَا ٱلۡوُحُوشُ حُشِرَتۡ

Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,

వచనం: 6

وَإِذَا ٱلۡبِحَارُ سُجِّرَتۡ

Denizler kaynatıldığında,

వచనం: 7

وَإِذَا ٱلنُّفُوسُ زُوِّجَتۡ

Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,

వచనం: 8

وَإِذَا ٱلۡمَوۡءُۥدَةُ سُئِلَتۡ

Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda,

వచనం: 9

بِأَيِّ ذَنۢبٖ قُتِلَتۡ

hangi günah sebebiyle öldürüldüğü,

వచనం: 10

وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتۡ

(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,

వచనం: 11

وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتۡ

Gökyüzü sıyrılıp alındığında,

వచనం: 12

وَإِذَا ٱلۡجَحِيمُ سُعِّرَتۡ

cehennem tutuşturulduğunda

వచనం: 13

وَإِذَا ٱلۡجَنَّةُ أُزۡلِفَتۡ

ve cennet yaklaştırıldığında,

వచనం: 14

عَلِمَتۡ نَفۡسٞ مَّآ أَحۡضَرَتۡ

Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.

వచనం: 15

فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلۡخُنَّسِ

Hayır! (Gündüz) sinen,

వచనం: 16

ٱلۡجَوَارِ ٱلۡكُنَّسِ

akıp giden, etrafı aydınlatan yıldızlara andolsun,

వచనం: 17

وَٱلَّيۡلِ إِذَا عَسۡعَسَ

Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun,

వచనం: 18

وَٱلصُّبۡحِ إِذَا تَنَفَّسَ

Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,

వచనం: 19

إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ

itibarlı bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

వచనం: 20

ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي ٱلۡعَرۡشِ مَكِينٖ

O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi (Allah'ın) katında

వచనం: 21

مُّطَاعٖ ثَمَّ أَمِينٖ

O orada sayılan, güvenilen (elçi)'dir.

వచనం: 22

وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجۡنُونٖ

Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir.

వచనం: 23

وَلَقَدۡ رَءَاهُ بِٱلۡأُفُقِ ٱلۡمُبِينِ

Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.

వచనం: 24

وَمَا هُوَ عَلَى ٱلۡغَيۡبِ بِضَنِينٖ

O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez.

వచనం: 25

وَمَا هُوَ بِقَوۡلِ شَيۡطَٰنٖ رَّجِيمٖ

O lanetlenmiş şeytanın sözü de değildir.

వచనం: 26

فَأَيۡنَ تَذۡهَبُونَ

Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?

వచనం: 27

إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ

O, herkes için, bir öğüttür.

వచనం: 28

لِمَن شَآءَ مِنكُمۡ أَن يَسۡتَقِيمَ

Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için.

వచనం: 29

وَمَا تَشَآءُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.