Bản dịch ý nghĩa nội dung Qur'an - Dịch thuật tiếng Thổ Nhĩ Kỳ - Trung tâm Dịch thuật Rowwad * - Mục lục các bản dịch

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Ý nghĩa nội dung Chương: Chương Al-Hashr   Câu:

Sûretu'l-Haşr

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O; çok güçlüdür, Hakîm'dir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَخۡرَجَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ مِن دِيَٰرِهِمۡ لِأَوَّلِ ٱلۡحَشۡرِۚ مَا ظَنَنتُمۡ أَن يَخۡرُجُواْۖ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُم مَّانِعَتُهُمۡ حُصُونُهُم مِّنَ ٱللَّهِ فَأَتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِنۡ حَيۡثُ لَمۡ يَحۡتَسِبُواْۖ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلرُّعۡبَۚ يُخۡرِبُونَ بُيُوتَهُم بِأَيۡدِيهِمۡ وَأَيۡدِي ٱلۡمُؤۡمِنِينَ فَٱعۡتَبِرُواْ يَٰٓأُوْلِي ٱلۡأَبۡصَٰرِ
Ehli Kitap'tan küfre sapanları ilk sürgünde (Arap Yarımadası'ndan), yurtlarından (Şam'a) çıkaran O'dur. Siz, onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah da onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi de onların kalplerine korku salıverdi. Kendi elleriyle ve Mü'minlerin elleriyle evlerini yıktılar. Bundan ibret alın ey basiret sahipleri!
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
وَلَوۡلَآ أَن كَتَبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمُ ٱلۡجَلَآءَ لَعَذَّبَهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ عَذَابُ ٱلنَّارِ
Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için Cehennem azabı vardır.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ شَآقُّواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۖ وَمَن يُشَآقِّ ٱللَّهَ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
İşte bu, onların Allah’a ve Rasûlüne muhalefet etmeleri sebebiyledir. Allah’a karşı muhalefet eden bilsin ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
مَا قَطَعۡتُم مِّن لِّينَةٍ أَوۡ تَرَكۡتُمُوهَا قَآئِمَةً عَلَىٰٓ أُصُولِهَا فَبِإِذۡنِ ٱللَّهِ وَلِيُخۡزِيَ ٱلۡفَٰسِقِينَ
Hurma ağaçlarından ne kestiyseniz veya neyi kökleri üzerinde ayakta bıraktıysanız, hep Allah’ın izni ile olmuştur ve (bu) fasıkları alçaltması içindir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
وَمَآ أَفَآءَ ٱللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ مِنۡهُمۡ فَمَآ أَوۡجَفۡتُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ خَيۡلٖ وَلَا رِكَابٖ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُۥ عَلَىٰ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Allah’ın, onların mallarından Rasûle verdiği şeyler (fey) için siz ne at, ne de deve koşturdunuz. Fakat Allah, Rasûlünü dilediğine karşı üstün kılar. Allah’ın her şeye gücü yeter.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
مَّآ أَفَآءَ ٱللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِ كَيۡ لَا يَكُونَ دُولَةَۢ بَيۡنَ ٱلۡأَغۡنِيَآءِ مِنكُمۡۚ وَمَآ ءَاتَىٰكُمُ ٱلرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَىٰكُمۡ عَنۡهُ فَٱنتَهُواْۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Allah’ın (fethedilen) kasaba halkından (alınarak) Peygamberine verdiği fey Allah'a, Rasûle, onunla yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Böylece (bu mallar) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir (mal) olmasın. Rasûl size ne verdiyse, onu alın ve sizi neyden sakındırmışsa ondan kaçının. Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah, azabı pek şiddetli olandır.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
لِلۡفُقَرَآءِ ٱلۡمُهَٰجِرِينَ ٱلَّذِينَ أُخۡرِجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَأَمۡوَٰلِهِمۡ يَبۡتَغُونَ فَضۡلٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضۡوَٰنٗا وَيَنصُرُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓۚ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلصَّٰدِقُونَ
(Allah'ın verdiği bu savaş malları) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'a ve Rasûlüne yardım eden fakir Muhacirler'indir. Ki onlar, sadıkların ta kendileridir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
وَٱلَّذِينَ تَبَوَّءُو ٱلدَّارَ وَٱلۡإِيمَٰنَ مِن قَبۡلِهِمۡ يُحِبُّونَ مَنۡ هَاجَرَ إِلَيۡهِمۡ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمۡ حَاجَةٗ مِّمَّآ أُوتُواْ وَيُؤۡثِرُونَ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ وَلَوۡ كَانَ بِهِمۡ خَصَاصَةٞۚ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفۡسِهِۦ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Onlardan önce o diyarı yurt edinmiş ve (kalplerine) imanı (yerleştirmiş) olanlar, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (haset) duymazlar. Kendi ihtiyaçları olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
وَٱلَّذِينَ جَآءُو مِنۢ بَعۡدِهِمۡ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱغۡفِرۡ لَنَا وَلِإِخۡوَٰنِنَا ٱلَّذِينَ سَبَقُونَا بِٱلۡإِيمَٰنِ وَلَا تَجۡعَلۡ فِي قُلُوبِنَا غِلّٗا لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ رَبَّنَآ إِنَّكَ رَءُوفٞ رَّحِيمٌ
Onlardan sonra gelenler de: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla! Kalbimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin." derler.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
۞ أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ نَافَقُواْ يَقُولُونَ لِإِخۡوَٰنِهِمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَئِنۡ أُخۡرِجۡتُمۡ لَنَخۡرُجَنَّ مَعَكُمۡ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمۡ أَحَدًا أَبَدٗا وَإِن قُوتِلۡتُمۡ لَنَنصُرَنَّكُمۡ وَٱللَّهُ يَشۡهَدُ إِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Münafıklık edenleri gördün mü? Ehl-i Kitap'tan kâfir kardeşlerine: "Eğer siz yurdunuzdan çıkarılacak olursanız, biz de sizinle beraber çıkarız. Size karşı hiç kimseye itaat etmeyiz. Eğer sizinle savaşılırsa, mutlaka size yardım ederiz." derler. Allah da onların yalancı olduklarına şahitlik eder.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
لَئِنۡ أُخۡرِجُواْ لَا يَخۡرُجُونَ مَعَهُمۡ وَلَئِن قُوتِلُواْ لَا يَنصُرُونَهُمۡ وَلَئِن نَّصَرُوهُمۡ لَيُوَلُّنَّ ٱلۡأَدۡبَٰرَ ثُمَّ لَا يُنصَرُونَ
Eğer onlar çıkarılırlarsa, onlarla çıkmazlar. Eğer onlara savaş açılırsa, onlara yardım etmezler. Onlara yardıma gitseler bile arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra da kendileri yardım görmezler.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
لَأَنتُمۡ أَشَدُّ رَهۡبَةٗ فِي صُدُورِهِم مِّنَ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَفۡقَهُونَ
Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
لَا يُقَٰتِلُونَكُمۡ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرٗى مُّحَصَّنَةٍ أَوۡ مِن وَرَآءِ جُدُرِۭۚ بَأۡسُهُم بَيۡنَهُمۡ شَدِيدٞۚ تَحۡسَبُهُمۡ جَمِيعٗا وَقُلُوبُهُمۡ شَتَّىٰۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَعۡقِلُونَ
Onlar, surlarla çevrili kasabalar veya duvarlar arkasında olmadıkça sizinle topluca savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise şiddetlidir. Onları birlik sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar akletmeyen bir topluluktur.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
كَمَثَلِ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ قَرِيبٗاۖ ذَاقُواْ وَبَالَ أَمۡرِهِمۡ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
(Onların/Yahudilerin durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını (Bedir'de) tatmış olanların (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar, yaptıklarının cezasını tadan kimseler gibidir. Onlar için acı bir azap vardır.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
كَمَثَلِ ٱلشَّيۡطَٰنِ إِذۡ قَالَ لِلۡإِنسَٰنِ ٱكۡفُرۡ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّنكَ إِنِّيٓ أَخَافُ ٱللَّهَ رَبَّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
(Münafıklar) tıpkı Şeytan gibidirler. Hani o insana: "Küfret!" der. İnsan da küfredince: "Ben senden uzağım, ben alemlerin Rabbinden korkarım!" der.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
فَكَانَ عَٰقِبَتَهُمَآ أَنَّهُمَا فِي ٱلنَّارِ خَٰلِدَيۡنِ فِيهَاۚ وَذَٰلِكَ جَزَٰٓؤُاْ ٱلظَّٰلِمِينَ
Böylece her ikisinin de sonu, içinde ebedî kalacakları ateştir. İşte zalimlerin cezası budur.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلۡتَنظُرۡ نَفۡسٞ مَّا قَدَّمَتۡ لِغَدٖۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Ey iman edenler! Allah'tan korkup sakının. Herkes yarın için neyi takdim edip gönderdiğine baksın. Allah’tan sakının. Çünkü Allah, tüm yaptıklarınızdan haberdardır.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ نَسُواْ ٱللَّهَ فَأَنسَىٰهُمۡ أَنفُسَهُمۡۚ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
Allah’ı unutan ve Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar, yoldan çıkmış olanlardır.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
لَا يَسۡتَوِيٓ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِ وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۚ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Cehennem ehli ile Cennet ehli bir değildir. Cennet ehli; onlar, kurtulacak olanlardır.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
لَوۡ أَنزَلۡنَا هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ عَلَىٰ جَبَلٖ لَّرَأَيۡتَهُۥ خَٰشِعٗا مُّتَصَدِّعٗا مِّنۡ خَشۡيَةِ ٱللَّهِۚ وَتِلۡكَ ٱلۡأَمۡثَٰلُ نَضۡرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ
Biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik, onun Allah korkusundan baş eğerek parça parça olduğunu görürdün. İşte biz, bu örnekleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِي لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِۖ هُوَ ٱلرَّحۡمَٰنُ ٱلرَّحِيمُ
O öyle Allah'tır ki, O'ndan başka (hakkıyla ibadete layık hiçbir) ilah yoktur. Görülmeyeni (gaybı) ve görüleni bilendir. O; çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِي لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡقُدُّوسُ ٱلسَّلَٰمُ ٱلۡمُؤۡمِنُ ٱلۡمُهَيۡمِنُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡجَبَّارُ ٱلۡمُتَكَبِّرُۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
O Allah’tır ki ondan başka hiçbir ilah yoktur. Melik’tir, Kuddüs’tür, Selam’dır, Mümin’dir, Muheymin’dir, Aziz’dir, Cebbar’dır, Mütekkebbir’dir. Allah koştukları ortaklardan münezzehtir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
هُوَ ٱللَّهُ ٱلۡخَٰلِقُ ٱلۡبَارِئُ ٱلۡمُصَوِّرُۖ لَهُ ٱلۡأَسۡمَآءُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
O Allah; yaratan, yoktan var eden, şekil verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde ne varsa O’nu tesbih eder. O; çok güçlüdür, Hakîm’dir.
Các Tafsir tiếng Ả-rập:
 
Ý nghĩa nội dung Chương: Chương Al-Hashr
Mục lục các chương Kinh Số trang
 
Bản dịch ý nghĩa nội dung Qur'an - Dịch thuật tiếng Thổ Nhĩ Kỳ - Trung tâm Dịch thuật Rowwad - Mục lục các bản dịch

Bản dịch ý nghĩa nội dung Kinh Qur'an bằng tiếng Thổ Nhĩ Kỳ, dịch thuật bởi tập thể Trung tâm Dịch thuật Rowwad, phối hợp với trang web www.islamhouse.com, năm 1440 A.H.

Đóng lại