《古兰经》译解 - 土耳其语翻译 - 拉瓦德翻译中心。 * - 译解目录

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

含义的翻译 章: 穆罕默德   段:

Sûretu Muhammed

ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ أَضَلَّ أَعۡمَٰلَهُمۡ
Kafir olup, Allah yolundan alıkoyanlar var ya; işte Allah onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.
阿拉伯语经注:
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَءَامَنُواْ بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٖ وَهُوَ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّهِمۡ كَفَّرَ عَنۡهُمۡ سَيِّـَٔاتِهِمۡ وَأَصۡلَحَ بَالَهُمۡ
İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilen kitaba iman edenlerin kötülüklerini Allah örter ve durumlarını ıslah eder.
阿拉伯语经注:
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱتَّبَعُواْ ٱلۡبَٰطِلَ وَأَنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّبَعُواْ ٱلۡحَقَّ مِن رَّبِّهِمۡۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ لِلنَّاسِ أَمۡثَٰلَهُمۡ
Bu, kâfirlerin batıla; iman edenlerin ise Rablerinden gelen hakka tabi olmalarından dolayıdır. İşte Allah, insanlara kendi örneklerini böyle verip göstermektedir.
阿拉伯语经注:
فَإِذَا لَقِيتُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَضَرۡبَ ٱلرِّقَابِ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَثۡخَنتُمُوهُمۡ فَشُدُّواْ ٱلۡوَثَاقَ فَإِمَّا مَنَّۢا بَعۡدُ وَإِمَّا فِدَآءً حَتَّىٰ تَضَعَ ٱلۡحَرۡبُ أَوۡزَارَهَاۚ ذَٰلِكَۖ وَلَوۡ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَٱنتَصَرَ مِنۡهُمۡ وَلَٰكِن لِّيَبۡلُوَاْ بَعۡضَكُم بِبَعۡضٖۗ وَٱلَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَلَن يُضِلَّ أَعۡمَٰلَهُمۡ
Kâfirlerle, (savaşta) karşılaştığınız zaman boyunlarına vurun! Onları iyice bozguna uğratınca (esirleri) sımsıkı bağlayın. Sonra savaş, yüklerini atıp sona erince de onları ya karşılıksız olarak ya da fidye ile salıverin. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, (iman edenler, kâfirlere karşı savaş yapmadan da) galip gelirdi. Fakat bu, sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amellerini Allah asla boşa çıkarmayacaktır.
阿拉伯语经注:
سَيَهۡدِيهِمۡ وَيُصۡلِحُ بَالَهُمۡ
Onlara hidayet edecek ve hallerini düzeltecektir.
阿拉伯语经注:
وَيُدۡخِلُهُمُ ٱلۡجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمۡ
Onları, kendilerine tanıttığı Cennet'e koyacaktır.
阿拉伯语经注:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِن تَنصُرُواْ ٱللَّهَ يَنصُرۡكُمۡ وَيُثَبِّتۡ أَقۡدَامَكُمۡ
Ey İman edenler! Eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım edecek ve ayaklarınızı sabit kılacaktır.
阿拉伯语经注:
وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَتَعۡسٗا لَّهُمۡ وَأَضَلَّ أَعۡمَٰلَهُمۡ
Kâfirlere gelince, helâk onlaradır ve (Allah) onların amellerini boşa çıkaracaktır.
阿拉伯语经注:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَرِهُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأَحۡبَطَ أَعۡمَٰلَهُمۡ
Bu, Allah'ın indirdiğini hoşlanmamalarından ötürüdür. O da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
阿拉伯语经注:
۞ أَفَلَمۡ يَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۖ دَمَّرَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡۖ وَلِلۡكَٰفِرِينَ أَمۡثَٰلُهَا
Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah onları yerle bir etti. O kâfirler için de bunun bir benzeri vardır.
阿拉伯语经注:
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ مَوۡلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَأَنَّ ٱلۡكَٰفِرِينَ لَا مَوۡلَىٰ لَهُمۡ
Bu, Allah'ın, iman edenlerin velisi olmasından dolayıdır. Küfre sapanlar (var ya), onların velisi yoktur.
阿拉伯语经注:
إِنَّ ٱللَّهَ يُدۡخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَتَمَتَّعُونَ وَيَأۡكُلُونَ كَمَا تَأۡكُلُ ٱلۡأَنۡعَٰمُ وَٱلنَّارُ مَثۡوٗى لَّهُمۡ
Şüphesiz Allah, iman edip, salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. Kâfirler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.
阿拉伯语经注:
وَكَأَيِّن مِّن قَرۡيَةٍ هِيَ أَشَدُّ قُوَّةٗ مِّن قَرۡيَتِكَ ٱلَّتِيٓ أَخۡرَجَتۡكَ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡ فَلَا نَاصِرَ لَهُمۡ
(Ey Muhammed!) Seni çıkaran kendi memleket halkından daha güçlü nice memleket halkları vardı ki, biz onları helâk ettik. Onların hiçbir yardımcısı da olmadı.
阿拉伯语经注:
أَفَمَن كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٖ مِّن رَّبِّهِۦ كَمَن زُيِّنَ لَهُۥ سُوٓءُ عَمَلِهِۦ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهۡوَآءَهُم
Şimdi Rabbinden apaçık bir delil üzere bulunan kimse, kötü ameli kendisine süslü gösterilmiş ve kendi hevalarına uyan kimse gibi midir?
阿拉伯语经注:
مَّثَلُ ٱلۡجَنَّةِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۖ فِيهَآ أَنۡهَٰرٞ مِّن مَّآءٍ غَيۡرِ ءَاسِنٖ وَأَنۡهَٰرٞ مِّن لَّبَنٖ لَّمۡ يَتَغَيَّرۡ طَعۡمُهُۥ وَأَنۡهَٰرٞ مِّنۡ خَمۡرٖ لَّذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ وَأَنۡهَٰرٞ مِّنۡ عَسَلٖ مُّصَفّٗىۖ وَلَهُمۡ فِيهَا مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ وَمَغۡفِرَةٞ مِّن رَّبِّهِمۡۖ كَمَنۡ هُوَ خَٰلِدٞ فِي ٱلنَّارِ وَسُقُواْ مَآءً حَمِيمٗا فَقَطَّعَ أَمۡعَآءَهُمۡ
Muttakilere vadedilen Cennet'in misali (şudur): İçinde bozulmayan su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları ve içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları... Onlara, orada her türlü meyve ve Rablerinden bağışlanma vardır. O; ebedi ateşte kalacak, kaynar su içirilip bağırsakları parça parça olacak kimseler gibi olur mu?
阿拉伯语经注:
وَمِنۡهُم مَّن يَسۡتَمِعُ إِلَيۡكَ حَتَّىٰٓ إِذَا خَرَجُواْ مِنۡ عِندِكَ قَالُواْ لِلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ مَاذَا قَالَ ءَانِفًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهۡوَآءَهُمۡ
Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine ilim verilmiş olanlara; “Az önce ne söyledi?” derler. İşte bunlar; Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.
阿拉伯语经注:
وَٱلَّذِينَ ٱهۡتَدَوۡاْ زَادَهُمۡ هُدٗى وَءَاتَىٰهُمۡ تَقۡوَىٰهُمۡ
Hidayete (doğru yola) erenler ise, (Allah) onların hidayetlerini artırmış ve onlara takvalarını vermiştir.
阿拉伯语经注:
فَهَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا ٱلسَّاعَةَ أَن تَأۡتِيَهُم بَغۡتَةٗۖ فَقَدۡ جَآءَ أَشۡرَاطُهَاۚ فَأَنَّىٰ لَهُمۡ إِذَا جَآءَتۡهُمۡ ذِكۡرَىٰهُمۡ
Onlar, kendilerine ansızın gelecek kıyametten başka bir şey mi bekliyorlar? Oysa onun alametleri gelmiştir. Kendilerine geldiği zaman nasıl öğüt alacaklar?
阿拉伯语经注:
فَٱعۡلَمۡ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ وَٱسۡتَغۡفِرۡ لِذَنۢبِكَ وَلِلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۗ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مُتَقَلَّبَكُمۡ وَمَثۡوَىٰكُمۡ
Öyleyse bil ki, Allah’tan başka (hak) ilah yoktur. Hem kendinin hem de Mü'min erkeklerin ve Mü'min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah; sizin gezip dolaştığınız yeri de, duracağınız yeri de bilir.
阿拉伯语经注:
وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَوۡلَا نُزِّلَتۡ سُورَةٞۖ فَإِذَآ أُنزِلَتۡ سُورَةٞ مُّحۡكَمَةٞ وَذُكِرَ فِيهَا ٱلۡقِتَالُ رَأَيۡتَ ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ يَنظُرُونَ إِلَيۡكَ نَظَرَ ٱلۡمَغۡشِيِّ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡمَوۡتِۖ فَأَوۡلَىٰ لَهُمۡ
İman edenler: “Bir sure indirilmeli değil miydi?” derler. Muhkem bir sure indirilip de içinde savaş emri verilince kalplerinde hastalık bulunanların üzerlerine ölüm baygınlığı gelmiş gibi sana baktıklarını görürsün. O onlara yakın olandır.
阿拉伯语经注:
طَاعَةٞ وَقَوۡلٞ مَّعۡرُوفٞۚ فَإِذَا عَزَمَ ٱلۡأَمۡرُ فَلَوۡ صَدَقُواْ ٱللَّهَ لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡ
(Onlar'a düşen) itaat edip güzel söz söylemektir. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
阿拉伯语经注:
فَهَلۡ عَسَيۡتُمۡ إِن تَوَلَّيۡتُمۡ أَن تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَتُقَطِّعُوٓاْ أَرۡحَامَكُمۡ
Demek yüz çevirirseniz yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak, akrabalık bağlarını keseceksiniz öyle mi?
阿拉伯语经注:
أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ فَأَصَمَّهُمۡ وَأَعۡمَىٰٓ أَبۡصَٰرَهُمۡ
İşte onlar; Allah’ın kendilerine lanet ettiği ve bu sebeple kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.
阿拉伯语经注:
أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلۡقُرۡءَانَ أَمۡ عَلَىٰ قُلُوبٍ أَقۡفَالُهَآ
Onlar, Kur’an’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?
阿拉伯语经注:
إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱرۡتَدُّواْ عَلَىٰٓ أَدۡبَٰرِهِم مِّنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلۡهُدَى ٱلشَّيۡطَٰنُ سَوَّلَ لَهُمۡ وَأَمۡلَىٰ لَهُمۡ
Kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geriye (küfre) dönenlere, Şeytan (kendilerine kötü amellerini) süslemiş ve onları uzunca emellere düşürmüştür.
阿拉伯语经注:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَالُواْ لِلَّذِينَ كَرِهُواْ مَا نَزَّلَ ٱللَّهُ سَنُطِيعُكُمۡ فِي بَعۡضِ ٱلۡأَمۡرِۖ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ إِسۡرَارَهُمۡ
Bu, onların Allah'ın indirdiklerinden hoşlanmayanlara: "Bazı işlerde size itaat edeceğiz" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah onların gizlediklerini bilir.
阿拉伯语经注:
فَكَيۡفَ إِذَا تَوَفَّتۡهُمُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَضۡرِبُونَ وُجُوهَهُمۡ وَأَدۡبَٰرَهُمۡ
Melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman (onların halleri) nasıl olacak?
阿拉伯语经注:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ ٱتَّبَعُواْ مَآ أَسۡخَطَ ٱللَّهَ وَكَرِهُواْ رِضۡوَٰنَهُۥ فَأَحۡبَطَ أَعۡمَٰلَهُمۡ
Bu, onların Allah'ı gazaplandıran şeylere uymaları ve O'nun rızasından hoşlanmamaları yüzündendir. Bu yüzden (Allah) amellerini boşa çıkardı.
阿拉伯语经注:
أَمۡ حَسِبَ ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَن لَّن يُخۡرِجَ ٱللَّهُ أَضۡغَٰنَهُمۡ
Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah’ın onların kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
阿拉伯语经注:
وَلَوۡ نَشَآءُ لَأَرَيۡنَٰكَهُمۡ فَلَعَرَفۡتَهُم بِسِيمَٰهُمۡۚ وَلَتَعۡرِفَنَّهُمۡ فِي لَحۡنِ ٱلۡقَوۡلِۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ أَعۡمَٰلَكُمۡ
Dileseydik onları sana elbette gösterirdik. Sen de onları simalarından tanırdın. Sen zaten onları konuşma uslûplarından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.
阿拉伯语经注:
وَلَنَبۡلُوَنَّكُمۡ حَتَّىٰ نَعۡلَمَ ٱلۡمُجَٰهِدِينَ مِنكُمۡ وَٱلصَّٰبِرِينَ وَنَبۡلُوَاْ أَخۡبَارَكُمۡ
Andolsun ki, içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
阿拉伯语经注:
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَشَآقُّواْ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلۡهُدَىٰ لَن يَضُرُّواْ ٱللَّهَ شَيۡـٔٗا وَسَيُحۡبِطُ أَعۡمَٰلَهُمۡ
Şüphe yok ki kâfir olanlar, Allah’ın yolundan alıkoyanlar ve hidayet kendilerine apaçık göründükten sonra rasule karşı gelenler Allah’a asla hiçbir zarar veremezler ve o bunların amellerini boşa çıkaracaktır.
阿拉伯语经注:
۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَ وَلَا تُبۡطِلُوٓاْ أَعۡمَٰلَكُمۡ
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.
阿拉伯语经注:
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ ثُمَّ مَاتُواْ وَهُمۡ كُفَّارٞ فَلَن يَغۡفِرَ ٱللَّهُ لَهُمۡ
Hiç şüphesiz küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyanlar, sonra da kâfir olarak ölenler (var ya), işte Allah onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir.
阿拉伯语经注:
فَلَا تَهِنُواْ وَتَدۡعُوٓاْ إِلَى ٱلسَّلۡمِ وَأَنتُمُ ٱلۡأَعۡلَوۡنَ وَٱللَّهُ مَعَكُمۡ وَلَن يَتِرَكُمۡ أَعۡمَٰلَكُمۡ
Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
阿拉伯语经注:
إِنَّمَا ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا لَعِبٞ وَلَهۡوٞۚ وَإِن تُؤۡمِنُواْ وَتَتَّقُواْ يُؤۡتِكُمۡ أُجُورَكُمۡ وَلَا يَسۡـَٔلۡكُمۡ أَمۡوَٰلَكُمۡ
Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve takvalı olursanız size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı istemez.
阿拉伯语经注:
إِن يَسۡـَٔلۡكُمُوهَا فَيُحۡفِكُمۡ تَبۡخَلُواْ وَيُخۡرِجۡ أَضۡغَٰنَكُمۡ
Eğer o sizden onları istese ve bu hususta sizi zora koşsa o takdirde cimrilik edersiniz, bu da kinlerinizi açığa çıkarır.
阿拉伯语经注:
هَٰٓأَنتُمۡ هَٰٓؤُلَآءِ تُدۡعَوۡنَ لِتُنفِقُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبۡخَلُۖ وَمَن يَبۡخَلۡ فَإِنَّمَا يَبۡخَلُ عَن نَّفۡسِهِۦۚ وَٱللَّهُ ٱلۡغَنِيُّ وَأَنتُمُ ٱلۡفُقَرَآءُۚ وَإِن تَتَوَلَّوۡاْ يَسۡتَبۡدِلۡ قَوۡمًا غَيۡرَكُمۡ ثُمَّ لَا يَكُونُوٓاْ أَمۡثَٰلَكُم
İşte siz, Allah yolunda harcamaya davet olunan kimselersiniz. Fakat, sizden cimrilik edenler vardır. Kim cimrilik ederse ancak kendi aleyhine cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir. Artık onlar sizin gibi de olmazlar.
阿拉伯语经注:
 
含义的翻译 章: 穆罕默德
章节目录 页码
 
《古兰经》译解 - 土耳其语翻译 - 拉瓦德翻译中心。 - 译解目录

古兰经土耳其语译解,伊历1440年由拉瓦德翻译中心小组和伊斯兰之家网站合作翻译。www.islamhouse.com

关闭