Check out the new design

Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran * - Translations’ Index


Translation of the meanings Surah: Al-Furqān   Ayah:
إِذَا رَأَتۡهُم مِّن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ سَمِعُواْ لَهَا تَغَيُّظٗا وَزَفِيرٗا
Cehennem, kâfirler ona doğru sürülürken uzak bir mesafeden onları gördüğünde onlar, kendilerine karşı olan kızgınlığının şiddetinden dolayı cehennemin müthiş kaynamasını ve tedirgin edici sesini işitirler.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَإِذَآ أُلۡقُواْ مِنۡهَا مَكَانٗا ضَيِّقٗا مُّقَرَّنِينَ دَعَوۡاْ هُنَالِكَ ثُبُورٗا
O kâfirler, elleri boyunlarında zincirlerle bağlanmış bir şekilde cehennemde dar bir yere atıldıkları zaman cehennemden kurtulmak için helak edilmelerini isteyerek kendi nefisleri aleyhine dua ederler.
Arabic explanations of the Qur’an:
لَّا تَدۡعُواْ ٱلۡيَوۡمَ ثُبُورٗا وَٰحِدٗا وَٱدۡعُواْ ثُبُورٗا كَثِيرٗا
Ey Kâfirler! Bugün sadece bir kez helak edilmek için dua etmeyin. Aksine bir çok kez helak edilmek için dua edin. Fakat isteklerinize icabet edilmez. Aksine sizler, elem verici azap içerisinde ebedî olarak kalacaksınız.
Arabic explanations of the Qur’an:
قُلۡ أَذَٰلِكَ خَيۡرٌ أَمۡ جَنَّةُ ٱلۡخُلۡدِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۚ كَانَتۡ لَهُمۡ جَزَآءٗ وَمَصِيرٗا
Ey Resul! Onlara de ki: "Size vasfolunmuş olan azap mı yoksa nimetleri devamlı olan ve asla kesilmeyen ebedilik cenneti mi daha hayırlı? İşte bu (Ebedilik cenneti); Allah'ın, takva sahibi Mümin kullarına kıyamet günü vadettiği bir sevap (karşılık) ve dönüş yeridir."
Arabic explanations of the Qur’an:
لَّهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَ خَٰلِدِينَۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعۡدٗا مَّسۡـُٔولٗا
Bu cennetlerde diledikleri nimetlerden her şey onlar için bulunmaktadır. Bu; Allah'ın yerine getirilmesi istenilen vaadidir. Takva sahibi kulları, O'ndan bu vaadi isterler. Allah'ın vaadi kesinlikle gerçekleşecektir. O, vaadinden asla dönmez.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ فَيَقُولُ ءَأَنتُمۡ أَضۡلَلۡتُمۡ عِبَادِي هَٰٓؤُلَآءِ أَمۡ هُمۡ ضَلُّواْ ٱلسَّبِيلَ
Allah, yalanlayan o müşrikleri ve onların Allah'tan başka ibadet ettiklerini bir araya getirdiği gün o ibadet edilenlere bir azarlama olarak şöyle der: "Kullarıma, size ibadet etmelerini emrederek onları siz mi saptırdınız yoksa onlar kendileri mi saptılar?"
Arabic explanations of the Qur’an:
قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ مَا كَانَ يَنۢبَغِي لَنَآ أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنۡ أَوۡلِيَآءَ وَلَٰكِن مَّتَّعۡتَهُمۡ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ نَسُواْ ٱلذِّكۡرَ وَكَانُواْ قَوۡمَۢا بُورٗا
Allah'a ortak koşulup kendilerine ibadet edilenler şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Sen, bir ortağın olmasından münezzehsin. Bize, senden başkasını dostlar edinmek yakışmaz. Nasıl olur da kullarını, senden başkasına kulluk etmeye davet ederiz? Fakat sen, bu müşriklere dünyanın lezzetlerinden tattırdın. Onlardan önce de babalarına istidrac olması için nimetlerinden verdin de seni zikretmeyi unuttular. Böylece onlar, senden başkalarına kulluk ettiler ve azgınlıkları sebebi ile helak olmuş bir kavim oldular."
Arabic explanations of the Qur’an:
فَقَدۡ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسۡتَطِيعُونَ صَرۡفٗا وَلَا نَصۡرٗاۚ وَمَن يَظۡلِم مِّنكُمۡ نُذِقۡهُ عَذَابٗا كَبِيرٗا
Ey müşrikler! Allah'tan başka kendilerine ibadet ettiğiniz ve kendilerine davet ettiğiniz ilahlar, sizleri yalanlamıştır. Artık acizliğiniz sebebi ile ne azabınızı geri çevirmeye ve ne de bir yardım temin etmeye güç yetirebilirsiniz. Ey Müminler! Sizden kim Allah'a ortak koşmak ile zulmedecek olursa, az önce zikri geçenlere tattırdığımız gibi ona da büyük bir azap tattırırız.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّآ إِنَّهُمۡ لَيَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشُونَ فِي ٱلۡأَسۡوَاقِۗ وَجَعَلۡنَا بَعۡضَكُمۡ لِبَعۡضٖ فِتۡنَةً أَتَصۡبِرُونَۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرٗا
Ey Resul! Senden önceki bütün peygamberleri de ancak bir beşer (insan) olarak gönderdik. Onlar da yemek yerler ve çarşılarda dolaşırlardı. Bunu yapan ilk resul sen değilsin. Ey insanlar! Sizlerden bazınızı bazınıza zenginlik, fakirlik, sağlık ve hastalık vesilesiyle imtihan sebebi kıldık. (Bakalım) Siz, imtihan olunduğunuz şeylere sabredecek misiniz? (Eğer sabrederseniz) Allah, sizleri sabrınıza karşılık mükâfatlandıracaktır. Fakat Rabbin, sabreden kimseyi ve sabretmeyeni de, kendisine itaat eden kimseyi ve isyan edeni de hakkıyla görendir.
Arabic explanations of the Qur’an:
Benefits of the verses in this page:
• الجمع بين الترهيب من عذاب الله والترغيب في ثوابه.
Ayetlerde Allah'ın azabı ile korkutmak ve O'nun mükâfatına teşvik etmek bir arada zikredilmiştir.

• متع الدنيا مُنْسِية لذكر الله.
Dünya malı Yüce Allah'ın zikrinin unutulmasına sebebiyet verebilir.

• بشرية الرسل نعمة من الله للناس لسهولة التعامل معهم.
Peygamberlerin insan olarak gönderilmesi, insanların onlar ile olan karşılıklı ilişkilerinin kolay bir hale gelmesi adına Yüce Allah'ın bahşettiği bir nimettir.

• تفاوت الناس في النعم والنقم اختبار إلهي لعباده.
İnsanlara verilen nimet ve belaların birbirinden farklı olması, Yüce Allah'ın kulları üzerinde olan ilahi bir imtihanı gereğidir.

 
Translation of the meanings Surah: Al-Furqān
Surahs’ Index Page Number
 
Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran - Translations’ Index

Issued by Tafsir Center for Quranic Studies

close