ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߛߏ ߝߐߘߊ   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:

Sûretu'l-Beled

ߝߐߘߊ ߟߊߢߌߣߌ߲ ߘߏ߫:
بيان افتقار الإنسان وكبده وسبل نجاته.
İnsanın muhtaciyeti, sıkıntıları ve kurtuluş yolları anlatılmıştır.

لَآ أُقۡسِمُ بِهَٰذَا ٱلۡبَلَدِ
Yüce Allah, Mekke-i Mükerreme'ye, o haram olan topraklara yemin etmiştir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَأَنتَ حِلُّۢ بِهَٰذَا ٱلۡبَلَدِ
-Ey Peygamber!- Orada yaptıkları sebebiyle öldürülmeyi hak edenin öldürülmesi ve tutsak edilmeyi hak edenin tutsak edilmesi sana helaldir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَوَالِدٖ وَمَا وَلَدَ
Allah Teâlâ, beşeriyetin babasına ve ondan çoğalıp üreyen çocuklara da yemin etmiştir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
لَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ فِي كَبَدٍ
Doğrusu biz insanı, dünyada çektiği zorluklar sebebiyle bir gayret ve meşakkatin içinde yarattık.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَيَحۡسَبُ أَن لَّن يَقۡدِرَ عَلَيۡهِ أَحَدٞ
İnsan; günah işlediği zaman hiç kimsenin hatta onu yaratan Rabbinin bile kendisine güç yetiremeyeceğini ve ondan intikam alamayacağını mı zannediyor?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَقُولُ أَهۡلَكۡتُ مَالٗا لُّبَدًا
"Birbiri üzerine yığılmış pek çok mal harcadım'' der.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَيَحۡسَبُ أَن لَّمۡ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
Harcadığı şeyle böbürlenen bu kimse, Allah’ın onu görmediğini ve malını nereden kazandığını ve onu nerede harcadığını sorup onu hesaba çekmeyeceğini mi zannediyor?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَلَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ عَيۡنَيۡنِ
Biz, ona görebileceği iki göz vermedik mi?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلِسَانٗا وَشَفَتَيۡنِ
Konuşabileceği bir dil ve iki dudak vermedik mi?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَهَدَيۡنَٰهُ ٱلنَّجۡدَيۡنِ
Ona, hak yolu ve batıl yolu öğretmedik mi?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَلَا ٱقۡتَحَمَ ٱلۡعَقَبَةَ
Kendisini cennetten ayıran engeli aşması gerekir. Böylece o da onu aşar ve geçer.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡعَقَبَةُ
-Ey Peygamber!- cennete girmek için aşacağın engelin ne olduğunu sana ne öğretti?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَكُّ رَقَبَةٍ
O, erkek veya dişi bir köle azat etmektir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ
Veya yiyeceğin nadir bulunduğu açlık zamanında yemek yedirmektir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ
Onunla akrabalık bağı bulunan babasını kaybetmiş bir çocuğa.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوۡ مِسۡكِينٗا ذَا مَتۡرَبَةٖ
Veya hiçbir şeye sahip olmayan bir fakiri.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلصَّبۡرِ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلۡمَرۡحَمَةِ
Sonra da Allah’a iman eden kimselerden, birbirilerine Allah’a itaat etmeyi, günahlara bulaşmamayı ve musibetlere karşı sabır göstermeyi tavsiye eden ve birbirlerine Allah Teâlâ’nın kullarına karşı merhametli davranmayı tavsiye edenlerden olmaktır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ
İşte bu özelliklere sahip olan kimseler sağ taraf ashabıdır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• عتق الرقاب، وإطعام المحتاجين في وقت الشدة، والإيمان بالله، والتواصي بالصبر والرحمة: من أسباب دخول الجنة.
Köle azat etmek, darlık zamanında ihtiyaç sahiplerine yemek yedirmek, Allah’a iman etmek, sabrı ve merhameti tavsiye etmek cennete girme sebeplerindendir.

• من دلائل النبوة إخباره أن مكة ستكون حلالًا له ساعة من نهار.
Kendisi için gündüzün belli bir vakti Mekke şehrinin (savaşmak için) helal kılınacağını haber vermesi, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberlik alametlerinden biridir.

• لما ضيق الله طرق الرق وسع طرق العتق، فجعل الإعتاق من القربات والكفارات.
Allah Teâlâ, insanları köle edinme yollarını daraltınca azat etme yollarını genişletti. Azat etmeyi ibadetlerden ve günahların bağışlanma vesilelerinden biri olarak belirledi.

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا هُمۡ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ
Peygamberimize indirilen ayetlerimizi inkâr edenler ise sol taraf ashabıdır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
عَلَيۡهِمۡ نَارٞ مُّؤۡصَدَةُۢ
Kıyamet günü onlar için içinde azap gördükleri ve üzerilerine kapıları kilitlenmiş bir ateş vardır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• أهمية تزكية النفس وتطهيرها.
Nefsi arındırıp, temizlemenin önemi ifade edilmiştir.

• المتعاونون على المعصية شركاء في الإثم.
Suç işlemekte birbirine yardım edenler, günahta ortaktırlar.

• الذنوب سبب للعقوبات الدنيوية.
Günahlar, dünyalık cezalandırılmalara sebep olur.

• كلٌّ ميسر لما خلق له فمنهم مطيع ومنهم عاصٍ.
Her kimseye, kendisi için yaratıldığı şey kolaylaştırılır. İnsanların bazıları itaatkâr, bazıları ise günahkârdır.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߛߏ ߝߐߘߊ
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫߸ ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫.

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲