Check out the new design

அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - அரபு மொழி- அல்முக்தஸர் பீ தப்ஸீரில் குர்ஆனில் கரீமுக்கான துருக்கி மொழிபெயர்ப்பு * - மொழிபெயர்ப்பு அட்டவணை


மொழிபெயர்ப்பு அத்தியாயம்: அல்அன்ஆம்   வசனம்:
ذَٰلِكَ أَن لَّمۡ يَكُن رَّبُّكَ مُهۡلِكَ ٱلۡقُرَىٰ بِظُلۡمٖ وَأَهۡلُهَا غَٰفِلُونَ
İnsanlara ve cinlere peygamberler göndererek yapılan bu uyarı, kendilerine bir resul gönderilmeden ve onun daveti ulaşmadan işlemiş olduğu suçtan dolayı cezalandırılmaması içindir. Biz hiçbir millete, onlara peygamberler göndermeden azap etmedik.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَلِكُلّٖ دَرَجَٰتٞ مِّمَّا عَمِلُواْۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا يَعۡمَلُونَ
Onlardan her birinin yaptıkları amellerine göre dereceleri vardır. Salih amel işleyenlerin sevabının eşit olmadığı gibi, kötülüğün çoğuyla azı da, birisine uyanla kendisine uyulan da birbirine eşit değildir. Rabbin onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. Bilakis onlardan haberdardır. Yapmış oldukları hiçbir şey ona gizli kalmaz. Yaptıkları amellerine göre onların karşılıklarını verecektir.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَرَبُّكَ ٱلۡغَنِيُّ ذُو ٱلرَّحۡمَةِۚ إِن يَشَأۡ يُذۡهِبۡكُمۡ وَيَسۡتَخۡلِفۡ مِنۢ بَعۡدِكُم مَّا يَشَآءُ كَمَآ أَنشَأَكُم مِّن ذُرِّيَّةِ قَوۡمٍ ءَاخَرِينَ
-Ey Resul! Senin Rabbin kullarından müstağnidir, onlara ihtiyacı olmadığı gibi ibadetlerine de ihtiyacı yoktur. Onların kâfir olmaları O'na bir zarar vermez. Onlara muhtaç olmamasıyla beraber onlara karşı pek merhametlidir. -Ey günahkâr kullar!- Eğer Allah sizlerin helak olmanızı dileseydi, kendi katından gönderdiği bir azapla sizleri yok ederdi. Sizleri yok ettikten sonra da, sizden önce yaşamış olan başka bir kavmin soyundan sizleri yarattığı gibi, kendisine iman ve itaat eden dilediği kimseleri var ederdi.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّ مَا تُوعَدُونَ لَأٓتٖۖ وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ
-Ey kâfirler!- Size vadedilen yeniden dirilme, topraktan çıkma, hesap verme ve cezalandırılma kaçınılmaz olarak mutlaka gerçekleşecektir. Rabbinizden kaçarak kurtulamazsınız. O, sizleri perçemlerinizden yakalamıştır ve sizleri azabıyla cezalandıracaktır.
அரபு விரிவுரைகள்:
قُلۡ يَٰقَوۡمِ ٱعۡمَلُواْ عَلَىٰ مَكَانَتِكُمۡ إِنِّي عَامِلٞۖ فَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَ مَن تَكُونُ لَهُۥ عَٰقِبَةُ ٱلدَّارِۚ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلظَّٰلِمُونَ
-Ey Resul!- De ki: “Ey kavmim! İçinde bulunduğunuz küfür ve sapıklık üzerine gittiğiniz yolda kalmaya devam edin. Şüphesiz ben kesinlikle mazurum ve apaçık beyanda bulunarak sizlerin üzerine hücceti ikame ettim. Sizlerin küfür ve sapıklığını umursamıyorum. Bilakis ben de kendi üzerinde olduğum hak yolda kalmaya devam edeceğim. Muhakkak sizler de dünyada zaferin kimin olacağını, yeryüzüne kimlerin mirasçı kalacağını ve ahiret yurdunun kimlere ait olacağını öğreneceksiniz.” Muhakkak müşrikler ne bu dünyada, ne de ahirette kurtuluşa erebileceklerdir. Bilakis, dünyada zevk aldıkları şeylerin tadını çıkarmış olsalar bile, onların akıbeti hüsrandır.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَجَعَلُواْ لِلَّهِ مِمَّا ذَرَأَ مِنَ ٱلۡحَرۡثِ وَٱلۡأَنۡعَٰمِ نَصِيبٗا فَقَالُواْ هَٰذَا لِلَّهِ بِزَعۡمِهِمۡ وَهَٰذَا لِشُرَكَآئِنَاۖ فَمَا كَانَ لِشُرَكَآئِهِمۡ فَلَا يَصِلُ إِلَى ٱللَّهِۖ وَمَا كَانَ لِلَّهِ فَهُوَ يَصِلُ إِلَىٰ شُرَكَآئِهِمۡۗ سَآءَ مَا يَحۡكُمُونَ
Müşrikler, Allah’a karşı bir bidat başlatarak, yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan onların Allah için olduğunu ileri sürdükleri, Allah’a bir pay, putları ve ilah edindikleri şeyler için de başka bir pay ayırırlardı. Onların ortaklarına mahsus ayırdıkları paydan Allah’ın fakir ve yoksullara verilmesini meşru kıldığı yerlere verilmezdi. Allah’a mahsus ayırdıkları paydan ise onların ortak kıldıklarına ulaşır, putların tamir edilmesine harcanırdı. Onların verdiği hüküm ve taksimatları ne kadar da kötü değil mi?
அரபு விரிவுரைகள்:
وَكَذَٰلِكَ زَيَّنَ لِكَثِيرٖ مِّنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ قَتۡلَ أَوۡلَٰدِهِمۡ شُرَكَآؤُهُمۡ لِيُرۡدُوهُمۡ وَلِيَلۡبِسُواْ عَلَيۡهِمۡ دِينَهُمۡۖ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا فَعَلُوهُۖ فَذَرۡهُمۡ وَمَا يَفۡتَرُونَ
Şeytan, bu insafsız hükmü müşriklere hoş gösterdiği gibi, müşriklerin şeytanlardan olan ortakları da, fakirlik korkusuyla çocuklarını öldürmelerini hoş gösterdi. Böylece hak olarak öldürülmesi dışında Yüce Allah'ın haram kıldığı canı alma suçunu onlara işleterek helak olsunlar. Ayrıca dinlerinde meşru olan ile meşru olmayanı ayıramayacak duruma gelerek dinlerini karıştırmalarını istemiştir. Eğer Allah bunları yapmamalarını dileseydi, bunları asla yapamazlardı. Fakat O, ergin bir hikmetten ötürü bunları diledi. -Ey Resul!- O müşrikleri ve Allah adına söyledikleri uydurma iftiralarını bir kenara bırak. Muhakkak bunlar sana bir zarar veremezler. İşini de Allah'a havale et.
அரபு விரிவுரைகள்:
இப்பக்கத்தின் வசனங்களிலுள்ள பயன்கள்:
• تفاوت مراتب الخلق في أعمال المعاصي والطاعات يوجب تفاوت مراتبهم في درجات العقاب والثواب.
Kulların, günah ve ibadet olan amellerindeki mertebelerinin farklı olması, onların ceza ve sevap derecelerin de farklı mertebelerde olmalarını gerektirmiştir.

• اتباع الشيطان موجب لانحراف الفطرة حتى تصل لاستحسان القبيح مثل قتل الأولاد ومساواة أصنامهم بالله سبحانه وتعالى.
Şeytana uymak fıtrattan şaşmayı gerektirir. Hatta bu durum öyle bir hal alır ki, kişi evlatlarını öldürmek, Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'ya putları eşdeğer tutmak gibi çirkin şeyleri hoş görmeye başlar.

 
மொழிபெயர்ப்பு அத்தியாயம்: அல்அன்ஆம்
அத்தியாயங்களின் அட்டவணை பக்க எண்
 
அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - அரபு மொழி- அல்முக்தஸர் பீ தப்ஸீரில் குர்ஆனில் கரீமுக்கான துருக்கி மொழிபெயர்ப்பு - மொழிபெயர்ப்பு அட்டவணை

வெளியீடு அல்குர்ஆன் ஆய்வுகளுக்கான தப்ஸீர் மையம்

மூடுக