Check out the new design

அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - அரபு மொழி- அல்முக்தஸர் பீ தப்ஸீரில் குர்ஆனில் கரீமுக்கான துருக்கி மொழிபெயர்ப்பு * - மொழிபெயர்ப்பு அட்டவணை


மொழிபெயர்ப்பு அத்தியாயம்: அல்அன்ஆம்   வசனம்:
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ أَوۡ يَأۡتِيَ رَبُّكَ أَوۡ يَأۡتِيَ بَعۡضُ ءَايَٰتِ رَبِّكَۗ يَوۡمَ يَأۡتِي بَعۡضُ ءَايَٰتِ رَبِّكَ لَا يَنفَعُ نَفۡسًا إِيمَٰنُهَا لَمۡ تَكُنۡ ءَامَنَتۡ مِن قَبۡلُ أَوۡ كَسَبَتۡ فِيٓ إِيمَٰنِهَا خَيۡرٗاۗ قُلِ ٱنتَظِرُوٓاْ إِنَّا مُنتَظِرُونَ
-Ey Resul!- O yalanlayıcılar ancak dünyada ölüm meleği ve yardımcılarının onların ruhlarını almak için onlara gelmesini veya Rabbinin, ahirette aralarındaki davalara hükmetmek üzere kıyamet günü gelmesini veyahut kıyamet gününe işaret eden Rabbinin bazı alametlerinin gelmesini bekliyorlar. Oysa güneşin batıdan doğması gibi, Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, kâfir olan kimsenin iman etmesi ona bir fayda sağlamayacaktır. Mümin olan kimsenin de daha önce yapmadığı hayırlı bir ameli o vakitten sonra yapmasının artık bir faydası olmayacaktır. -Ey Resul!- O yalanlayan müşriklere de ki: “Bunlardan herhangi birisinin gelmesini bekleyip durun bakalım. Bizler de bekliyoruz.”
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّ ٱلَّذِينَ فَرَّقُواْ دِينَهُمۡ وَكَانُواْ شِيَعٗا لَّسۡتَ مِنۡهُمۡ فِي شَيۡءٍۚ إِنَّمَآ أَمۡرُهُمۡ إِلَى ٱللَّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُواْ يَفۡعَلُونَ
-Ey Resul!- Dinlerinin bir kısmını uygulayıp, bir kısmını terk etmek suretiyle onu paramparça kılan ve birçok ayrı fırkalara bölünen Yahudi ve Hristiyanlarla senin bir ilişkin yoktur. Sen onların içinde bulundukları sapıklıklardan berîsin. Senin sorumluluğun onları uyarmaktan başka bir şey değildir. Onların durumları Allah’a kalmıştır. Sonrasında kıyamet günü gelince dünyada yapmış oldukları şeyleri onlara bildirecek ve yaptıklarının karşılığını verecektir.
அரபு விரிவுரைகள்:
مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ عَشۡرُ أَمۡثَالِهَاۖ وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَلَا يُجۡزَىٰٓ إِلَّا مِثۡلَهَا وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Kıyamet günü Müminlerden her kim bir iyilikle gelirse, Allah o iyiliği on misliyle mükâfatlandıracaktır. Her kim de bir kötülükle gelirse, daha fazlasıyla değil, ancak ağırlık ve büyüklük olarak yaptığının misliyle cezalandırılacaktır. Kıyamet günü onlar iyiliklerinin sevabı azaltılarak yahut kötülüklerinin günahı artırılarak herhangi bir zulme uğratılmayacaklardır.
அரபு விரிவுரைகள்:
قُلۡ إِنَّنِي هَدَىٰنِي رَبِّيٓ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ دِينٗا قِيَمٗا مِّلَّةَ إِبۡرَٰهِيمَ حَنِيفٗاۚ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
-Ey Resul!- Seni yalanlayan o müşriklere de ki: “Şüphesiz Rabbim beni dosdoğru bir yola irşat etti. Bu yol dinin yoludur. Öyle ki dünya ve ahiretin yararına olan her şeyi içerir. O hakka yönelen İbrahim'in dinidir. İbrahim kesinlikle müşriklerden olmadı.
அரபு விரிவுரைகள்:
قُلۡ إِنَّ صَلَاتِي وَنُسُكِي وَمَحۡيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
-Ey Resul!- De ki: “Şüphesiz benim namazım ve kurbanım Allah içindir. Başkası adına değil, yalnızca Allah adınadır. Benim hayatım ve ölümüm de böyledir. Bütün bunlar tek başına mahlukatın Rabbi olan Allah içindir. Bunlardan hiçbirinde O'ndan başkasına bir pay yoktur.”
அரபு விரிவுரைகள்:
لَا شَرِيكَ لَهُۥۖ وَبِذَٰلِكَ أُمِرۡتُ وَأَنَا۠ أَوَّلُ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
“Ve Allah - Subhanehu ve Teâlâ-‘nın hiçbir ortağı yoktur. Onun dışında hak bir mabut yoktur. Allah bana şirkten uzak halis tevhidi emretti. Ben bu ümmetin içinden O'na teslim olanların ilkiyim.”
அரபு விரிவுரைகள்:
قُلۡ أَغَيۡرَ ٱللَّهِ أَبۡغِي رَبّٗا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيۡءٖۚ وَلَا تَكۡسِبُ كُلُّ نَفۡسٍ إِلَّا عَلَيۡهَاۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٞ وِزۡرَ أُخۡرَىٰۚ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُم مَّرۡجِعُكُمۡ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ فِيهِ تَخۡتَلِفُونَ
-Ey Resul!- O müşriklere de ki: “Her şeyin Rabbi olan Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? O Allah’ın dışında ibadet ettiğiniz bütün mabutların Rabbidir. Suçsuz olan hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. Ardından kıyamet günü bir tek olan Rabbinize döneceksiniz ve O dünyada dini meselelerde ayrılığa düşmüş olduğunuz konuları size haber verecek.”
அரபு விரிவுரைகள்:
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَكُمۡ خَلَٰٓئِفَ ٱلۡأَرۡضِ وَرَفَعَ بَعۡضَكُمۡ فَوۡقَ بَعۡضٖ دَرَجَٰتٖ لِّيَبۡلُوَكُمۡ فِي مَآ ءَاتَىٰكُمۡۗ إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ ٱلۡعِقَابِ وَإِنَّهُۥ لَغَفُورٞ رَّحِيمُۢ
Daha önce yaşamış olanların ardından, yeryüzünü imar edesiniz diye sizleri gönderen Allah’tır. Size vermiş olduğu nimetlerde sizi sınamak için yaratılışınızda, rızıklar göndermede ve birçok diğer hususlarda kiminizi yükselterek diğerlerinize derece bakımından üstün kılmıştır. -Ey Resul!- Muhakkak Rabbin cezalandırması çok hızlıdır ve gelmekte olan her şey yakındır. Muhakkak o tövbe eden kullarına karşı pek affedici ve ona karşı pek merhametlidir.
அரபு விரிவுரைகள்:
இப்பக்கத்தின் வசனங்களிலுள்ள பயன்கள்:
• أن الدين يأمر بالاجتماع والائتلاف، وينهى عن التفرق والاختلاف.
Şüphesiz din, birlikte olmayı ve ittifak etmeyi emrederek, bölünmeyi ve ayrılmayı da yasaklar.

• من تمام عدله تعالى وإحسانه أنه يجازي بالسيئة مثلها، وبالحسنة عشرة أمثالها، وهذا أقل ما يكون من التضعيف.
Allah'ın kötülüklere misliyle, iyiliklere de on katıyla karşılık vermesi, eksiksiz adalet ve ihsanındandır. Yüce Allah'ın on katı ile karşılık vermesi, verilecek mükâfatın en az miktarıdır.

• الدين الحق القَيِّم يتطَلب تسخير كل أعمال العبد واهتماماته لله عز وجل، فله وحده يتوجه العبد بصلاته وعبادته ومناسكه وذبائحه وجميع قرباته وأعماله في حياته وما أوصى به بعد وفاته.
Hak olan dosdoğru din, kulun bütün amel ve önceliklerini Allah -Azze ve Celle- için kullanmasını gerekli kılar. Kul; namazı, ibadeti, hac ibadetleri, kestiği kurbanları, hayatındaki ve ölümünün ardından yapılmasını vasiyet ettiği bütün ibadetleri ve amelleriyle bir tek ona yönelmesi gerekir.

 
மொழிபெயர்ப்பு அத்தியாயம்: அல்அன்ஆம்
அத்தியாயங்களின் அட்டவணை பக்க எண்
 
அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - அரபு மொழி- அல்முக்தஸர் பீ தப்ஸீரில் குர்ஆனில் கரீமுக்கான துருக்கி மொழிபெயர்ப்பு - மொழிபெயர்ப்பு அட்டவணை

வெளியீடு அல்குர்ஆன் ஆய்வுகளுக்கான தப்ஸீர் மையம்

மூடுக