Check out the new design

Salin ng mga Kahulugan ng Marangal na Qur'an - Salin sa Wikang Turko ng Al-Mukhtasar fī Tafsīr Al-Qur’an Al-Karīm * - Indise ng mga Salin


Salin ng mga Kahulugan Surah: Al-Isrā’   Ayah:
وَمَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَلَن تَجِدَ لَهُمۡ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِهِۦۖ وَنَحۡشُرُهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ عُمۡيٗا وَبُكۡمٗا وَصُمّٗاۖ مَّأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ كُلَّمَا خَبَتۡ زِدۡنَٰهُمۡ سَعِيرٗا
Yüce Allah kimi hidayete ermeye muvaffak kılarsa, işte o gerçekten hidayete ermiş olandır. -Ey Resul!- Kimi de hidayete ermekten geri bırakırsa ve saptırırsa onları hakka yönlendirecek, onların üzerinden zararı kaldıracak ve onlara faydalı olanı elde ettirecek veliler bulamazsın. Kıyamet gününde onları yüzleri üstü süründürerek körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşredeceğiz. Onların varacağı ve kalacakları yer cehennemdir. Onun ateşi ve alevi duruldukça, onlar için yeniden alevini artırırız.
Ang mga Tafsir na Arabe:
ذَٰلِكَ جَزَآؤُهُم بِأَنَّهُمۡ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَقَالُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمٗا وَرُفَٰتًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ خَلۡقٗا جَدِيدًا
İşte bu, onların resulümüze indirilmiş ayetlerimizi inkâr edip, kafir olmaları, ölümden sonra tekrar dirilmeyi imkânsız kabul etmeleri ve; "Biz öldükten, çürümüş kemikler olduktan ve parçalar halinde ufalanıp toprak haline geldikten sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demeleri sebebiyle görecekleri cezalarıdır.
Ang mga Tafsir na Arabe:
۞ أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ قَادِرٌ عَلَىٰٓ أَن يَخۡلُقَ مِثۡلَهُمۡ وَجَعَلَ لَهُمۡ أَجَلٗا لَّا رَيۡبَ فِيهِ فَأَبَى ٱلظَّٰلِمُونَ إِلَّا كُفُورٗا
Ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr edenler, gökleri ve yeri çok büyük birer varlık olmalarına rağmen yaratan Allah'ın onların benzerini yaratmaya kadir olduğunu bilmiyorlar mı? Çok büyük bir varlığı yaratmaya kadir olan, daha küçük ve daha azını yaratmaya da kadirdir. Yüce Allah onlar için dünyada hayatlarının biteceği belli bir zaman tayin etmiştir. Hiç şüphe olmayan (ölümlerinden sonraki) dirilişleri için de belli bir zaman tayin etmiştir. Ölümden sonra dirilmeyi ispat eden delillerin ortaya çıkmasına rağmen müşrikler yeniden dirilişi inkâr etmeye devam ettiler.
Ang mga Tafsir na Arabe:
قُل لَّوۡ أَنتُمۡ تَمۡلِكُونَ خَزَآئِنَ رَحۡمَةِ رَبِّيٓ إِذٗا لَّأَمۡسَكۡتُمۡ خَشۡيَةَ ٱلۡإِنفَاقِۚ وَكَانَ ٱلۡإِنسَٰنُ قَتُورٗا
-Ey Resul!- Bu müşriklere de ki: Sizler Rabbimin hiç bitmeyen ve eksilmeyen rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, fakir olmamak için harcamaktan korkardınız. Mümin kimse hariç huyu ve karakterinden dolayı insan cimridir. Mümin ise Allah'ın sevabını umarak infak eder.
Ang mga Tafsir na Arabe:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَىٰ تِسۡعَ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖۖ فَسۡـَٔلۡ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ إِذۡ جَآءَهُمۡ فَقَالَ لَهُۥ فِرۡعَوۡنُ إِنِّي لَأَظُنُّكَ يَٰمُوسَىٰ مَسۡحُورٗا
Biz Musa -aleyhisselam-'a, peygamber olduğuna şahitlik eden dokuz açık ve net delil verdik. Bu deliller şunlardır: Asa, el (elinin bembeyaz görünmesi), kıtlık, mahsullerin azalması, tufan, çekirge, ekin böceği/haşerat, kurbağa ve kan. Ey Resul! Yahudilere Musa onların geçmiş atalarına o mucizeleri getirdiğinde, Firavun ona şöyle demişti: -Ey Musa!- Senin bize olağanüstü şeyler getirmen sebebiyle ben öyle zannediyorum ki sen büyülenmiş bir kimsesin.''
Ang mga Tafsir na Arabe:
قَالَ لَقَدۡ عَلِمۡتَ مَآ أَنزَلَ هَٰٓؤُلَآءِ إِلَّا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ بَصَآئِرَ وَإِنِّي لَأَظُنُّكَ يَٰفِرۡعَوۡنُ مَثۡبُورٗا
Musa Firavun'a cevap olarak şöyle dedi: -Ey Firavun!- Sen de muhakkak biliyorsun ki, bu ayetleri kudretine ve resulünün sadık olduğuna delil olarak, göklerin ve yerin Rabbinden başkası indirmemiştir. Fakat sen bunları reddedip yalanladın. -Ey Firavun!- Ben de kesinlikle senin helak olup hüsrana uğrayacağını biliyorum.
Ang mga Tafsir na Arabe:
فَأَرَادَ أَن يَسۡتَفِزَّهُم مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ فَأَغۡرَقۡنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ جَمِيعٗا
Firavun Musa -aleyhisselam- ve kavmini Mısır'dan çıkararak cezalandırmak istedi. Biz de onu ve onunla beraber olan askerlerin hepsini suda boğarak helak ettik.
Ang mga Tafsir na Arabe:
وَقُلۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِۦ لِبَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٱسۡكُنُواْ ٱلۡأَرۡضَ فَإِذَا جَآءَ وَعۡدُ ٱلۡأٓخِرَةِ جِئۡنَا بِكُمۡ لَفِيفٗا
Firavun ve askerlerini helak ettikten sonra İsrailoğulları'na şöyle dedik: "Şam topraklarında oturun, kıyamet günü geldiği zaman (Mümin, kâfir) hesap için hepinizi bir araya toplayacağım."
Ang mga Tafsir na Arabe:
Ilan sa mga Pakinabang ng mga Ayah sa Pahinang Ito:
• الله تعالى هو المنفرد بالهداية والإضلال، فمن يهده فهو المهتدي على الحقيقة، ومن يضلله ويخذله فلا هادي له.
Sadece Allah Teâla hidayet edip, saptırabilir. Yüce Allah kime hidayet etmişse o hakikat üzerinedir, kimi de saptırıp yardımsız bırakırsa onu hiçbir kimse hidayete erdiremez.

• مأوى الكفار ومستقرهم ومقامهم جهنم، كلما سكنت نارها زادها الله نارًا تلتهب.
Kâfirlerin barınakları (yerleşip yaşayacakları yerler) ve dâimi makamları cehennemdir. Ateşleri her azaldığında Allah Teâlâ, ateşin alevini arttırır.

• وجوب الاعتصام بالله عند تهديد الطغاة والمُسْتَبدين.
Zalim ve zorbalar çevrelerine tehdit savurdukları zaman Yüce Allah'a sığınmak gerekir.

• الطغاة والمُسْتَبدون يلجؤون إلى استخدام السلطة والقوة عندما يواجهون أهل الحق؛ لأنهم لا يستطيعون مواجهتهم بالحجة والبيان.
Zalim ve zorbalar, hak ehliyle karşılaştıklarında iktidar ve kuvvet kullanmaya yönelirler. Çünkü onlar hak ehliyle delil ve beyan ile yüzleşmeye güç yetiremezler.

 
Salin ng mga Kahulugan Surah: Al-Isrā’
Indise ng mga Surah Numero ng Pahina
 
Salin ng mga Kahulugan ng Marangal na Qur'an - Salin sa Wikang Turko ng Al-Mukhtasar fī Tafsīr Al-Qur’an Al-Karīm - Indise ng mga Salin

Inilabas ng Markaz Tafsīr Lid-Dirāsāt Al-Qur’ānīyah (Sentro ng Tafsīr Para sa mga Pag-aaral Pang-Qur’an).

Isara