ಪವಿತ್ರ ಕುರ್‌ಆನ್ ಅರ್ಥಾನುವಾದ - ತುರ್ಕಿ ಅನುವಾದ - ಡಾ. ಅಲಿ ಒಜೆಕ್ ಹಾಗೂ ಇತರರು * - ಅನುವಾದಗಳ ವಿಷಯಸೂಚಿ

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

ಅರ್ಥಗಳ ಅನುವಾದ ಅಧ್ಯಾಯ: ಸೂರ ಅಸ್ಸಾಫ್ಫಾತ್   ಶ್ಲೋಕ:

Sûratu's-Saffât

وَٱلصَّٰٓفَّٰتِ صَفّٗا
Saf saf dizilmişlere,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱلزَّٰجِرَٰتِ زَجۡرٗا
toplayıp sürenlere,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱلتَّٰلِيَٰتِ ذِكۡرًا
zikir okuyanlara yemin ederim ki,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّ إِلَٰهَكُمۡ لَوَٰحِدٞ
ilâhınız birdir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَرَبُّ ٱلۡمَشَٰرِقِ
O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِزِينَةٍ ٱلۡكَوَاكِبِ
Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَحِفۡظٗا مِّن كُلِّ شَيۡطَٰنٖ مَّارِدٖ
(Gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan korumak için. @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰ وَيُقۡذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٖ
Onlar, artık mele-i a 'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
دُحُورٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٞ وَاصِبٌ
Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا مَنۡ خَطِفَ ٱلۡخَطۡفَةَ فَأَتۡبَعَهُۥ شِهَابٞ ثَاقِبٞ
Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ
Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ
Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ
Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ
Bir mucize görseler alay ederler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ
Bu ancak açık bir büyüdür, derler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı , diriltileceğiz ?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ
«İlk atalarımız da mı (diriltilecek)?»
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ
De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz).
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ
O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ
(Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
İşte bu, yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ
(Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını toplayın.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ
Ve Allah'tan başka tapmış oldukları putlarını onlara cehennemin yolunu gösterin.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَقِفُوهُمۡۖ إِنَّهُم مَّسۡـُٔولُونَ
Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! 
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
مَا لَكُمۡ لَا تَنَاصَرُونَ
Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
بَلۡ هُمُ ٱلۡيَوۡمَ مُسۡتَسۡلِمُونَ
Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ
(Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan (hayır yönünden) gelirdiniz (de bizi ondan alıkordunuz.) @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
(Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sureti haktan görünürdünüz) derler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالُواْ بَل لَّمۡ تَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ
(Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيۡكُم مِّن سُلۡطَٰنِۭۖ بَلۡ كُنتُمۡ قَوۡمٗا طَٰغِينَ
Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.»
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَحَقَّ عَلَيۡنَا قَوۡلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ
«Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız.»
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَأَغۡوَيۡنَٰكُمۡ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ
«Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık.»
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ
Şüphesiz o gün onlar, azapta ortaktırlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ
İşte biz, suçlulara böyle yaparız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ
Çünkü onlara: Allah’tan başka hakkıyla ibadete layık bir ilah yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi. @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
Çünkü onlara: Allah’tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ
«Mecnun bir şair için biz ilahlarımızı bırakacak mıyız?» derlerdi. @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
«Mecnun bir şair için biz tanrılarımızı bırakacak mıyız?» derlerdi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّكُمۡ لَذَآئِقُواْ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَلِيمِ
Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak amellerinde ihlâs sahibi olan Allah'ın (O'nu birleyen) kulları bunun dışındadır. @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
(Bu azaptan) ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ
Bunlar için bilinen bir rızık,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ
türlü meyveler vardır. Kendilerine ikram edilir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Naîm cennetlerinde,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ
onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ
Berraktır, içenlere lezzet verir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ
O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ
Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ
Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ
İçlerinden biri: «Benim, bir arkadaşım vardı» der.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ
Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ
Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ
(O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ
«Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ
Bir daha biz ölmeyecek değil miyiz?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا مَوۡتَتَنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ
Birinci ölümümüz hariç ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
لِمِثۡلِ هَٰذَا فَلۡيَعۡمَلِ ٱلۡعَٰمِلُونَ
Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَذَٰلِكَ خَيۡرٞ نُّزُلًا أَمۡ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ
Şimdi, ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّا جَعَلۡنَٰهَا فِتۡنَةٗ لِّلظَّٰلِمِينَ
Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهَا شَجَرَةٞ تَخۡرُجُ فِيٓ أَصۡلِ ٱلۡجَحِيمِ
Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
طَلۡعُهَا كَأَنَّهُۥ رُءُوسُ ٱلشَّيَٰطِينِ
Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَإِنَّهُمۡ لَأٓكِلُونَ مِنۡهَا فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ
(Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
ثُمَّ إِنَّ لَهُمۡ عَلَيۡهَا لَشَوۡبٗا مِّنۡ حَمِيمٖ
Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
ثُمَّ إِنَّ مَرۡجِعَهُمۡ لَإِلَى ٱلۡجَحِيمِ
Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُمۡ أَلۡفَوۡاْ ءَابَآءَهُمۡ ضَآلِّينَ
Kuşkusuz onlar atalarını sapıklık üzere buldular da @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَهُمۡ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ يُهۡرَعُونَ
peşlerinden koşup gittiler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَقَدۡ ضَلَّ قَبۡلَهُمۡ أَكۡثَرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu sapıklığa düştü. @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَقَدۡ نَادَىٰنَا نُوحٞ فَلَنِعۡمَ ٱلۡمُجِيبُونَ
Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık. 
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَجَعَلۡنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلۡبَاقِينَ
Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
سَلَٰمٌ عَلَىٰ نُوحٖ فِي ٱلۡعَٰلَمِينَ
Bütün âlemlerden Nuh’a selam olsun!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Zira o, bizim mümin kullarımızdan idi. @ಸರಿಪಡಿಸಲಾದ
Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
۞ وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبۡرَٰهِيمَ
Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِذۡ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلۡبٖ سَلِيمٍ
Çünkü Rabbine kalbi selîm ile geldi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَاذَا تَعۡبُدُونَ
Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَئِفۡكًا ءَالِهَةٗ دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ
«Allah'tan başka birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?»
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
«O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?»
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَنَظَرَ نَظۡرَةٗ فِي ٱلنُّجُومِ
Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٞ
Ben hastayım, dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَتَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ مُدۡبِرِينَ
Ona arkalarını dönüp gittiler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ
Neden konuşmuyorsunuz? dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ
Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.)
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ
(Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ
İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ
Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ
Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ
Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ
(Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَبَشَّرۡنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٖ
İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعۡيَ قَالَ يَٰبُنَيَّ إِنِّيٓ أَرَىٰ فِي ٱلۡمَنَامِ أَنِّيٓ أَذۡبَحُكَ فَٱنظُرۡ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَٰٓأَبَتِ ٱفۡعَلۡ مَا تُؤۡمَرُۖ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ
Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَلَمَّآ أَسۡلَمَا وَتَلَّهُۥ لِلۡجَبِينِ
Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَنَٰدَيۡنَٰهُ أَن يَٰٓإِبۡرَٰهِيمُ
Ey İbrahim! diye seslendik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
قَدۡ صَدَّقۡتَ ٱلرُّءۡيَآۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡبَلَٰٓؤُاْ ٱلۡمُبِينُ
Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَفَدَيۡنَٰهُ بِذِبۡحٍ عَظِيمٖ
Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık:
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ
İbrahim'e selam! dedik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَبَشَّرۡنَٰهُ بِإِسۡحَٰقَ نَبِيّٗا مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim’e) İshak'ı müjdeledik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ
Kendisini ve İshak’ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Andolsun biz Musa’ya da Harun'a da nimetler verdik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَءَاتَيۡنَٰهُمَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلۡمُسۡتَبِينَ
Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَهَدَيۡنَٰهُمَا ٱلصِّرَٰطَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ
Her ikisini de doğru yola ilettik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِمَا فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonra gelenler içinde, diye (iyi bir nam) bıraktık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
سَلَٰمٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Musa ve Harun’a selam olsun.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Doğrusu biz, iyileri böylece mükâfatlandırırız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُمَا مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّ إِلۡيَاسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَلَا تَتَّقُونَ
(İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَتَدۡعُونَ بَعۡلٗا وَتَذَرُونَ أَحۡسَنَ ٱلۡخَٰلِقِينَ
Yaratanların en iyisi olan, Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
ٱللَّهَ رَبَّكُمۡ وَرَبَّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için (cehenneme) götürüleceklerdir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah'ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِلۡ يَاسِينَ
«İlyas'a selâm!» dedik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Şüphesiz biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّ لُوطٗا لَّمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Lût da elbette peygamberlerdendi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِذۡ نَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ
Lût'u ve ailesinin hepsini kurtardık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ
Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
sonra diğerlerini yok ettik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّكُمۡ لَتَمُرُّونَ عَلَيۡهِم مُّصۡبِحِينَ
(Ey insanlar!) Elbette siz de sabah onlara uğruyorsunuz.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَبِٱلَّيۡلِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Ve akşam, hâlâ akıllanmayacak mısınız?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِذۡ أَبَقَ إِلَى ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُدۡحَضِينَ
Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de kaybedenlerden oldu.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱلۡتَقَمَهُ ٱلۡحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٞ
Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَلَوۡلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُسَبِّحِينَ
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
لَلَبِثَ فِي بَطۡنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
۞ فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ
Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَأَنۢبَتۡنَا عَلَيۡهِ شَجَرَةٗ مِّن يَقۡطِينٖ
Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَأَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ مِاْئَةِ أَلۡفٍ أَوۡ يَزِيدُونَ
Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَـَٔامَنُواْ فَمَتَّعۡنَٰهُمۡ إِلَىٰ حِينٖ
Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَلِرَبِّكَ ٱلۡبَنَاتُ وَلَهُمُ ٱلۡبَنُونَ
Putperestlere sor; kızlar Rabbinin de, erkekler onların mı?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَمۡ خَلَقۡنَا ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ إِنَٰثٗا وَهُمۡ شَٰهِدُونَ
Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَلَآ إِنَّهُم مِّنۡ إِفۡكِهِمۡ لَيَقُولُونَ
Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
«Allah doğurdu» diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ
Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş! 
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ
Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Hiç düşünmüyor musunuz?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ
Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَإِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ
Sizler ve taptığınız şeyler!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ
Hiçbiriniz, Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِلَّا مَنۡ هُوَ صَالِ ٱلۡجَحِيمِ
Cehenneme girecek kimseden başkasını...
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ
(Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ
Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡمُسَبِّحُونَ
ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ
Putperestler: diyorlardı.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
لَوۡ أَنَّ عِندَنَا ذِكۡرٗا مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı,
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
mutlaka Allah’ın ihlâslı kulları olurduk!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ
Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَأَبۡصِرۡهُمۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Onların halini gör, onlar da görecekler.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ
Azabımızı acele mi istiyorlar?
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمۡ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Sen bir zamana kadar onlara aldırma.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَأَبۡصِرۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
سُبۡحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلۡعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
وَٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!
ಅರಬ್ಬಿ ವ್ಯಾಖ್ಯಾನಗಳು:
 
ಅರ್ಥಗಳ ಅನುವಾದ ಅಧ್ಯಾಯ: ಸೂರ ಅಸ್ಸಾಫ್ಫಾತ್
ಅಧ್ಯಾಯಗಳ ವಿಷಯಸೂಚಿ ಪುಟ ಸಂಖ್ಯೆ
 
ಪವಿತ್ರ ಕುರ್‌ಆನ್ ಅರ್ಥಾನುವಾದ - ತುರ್ಕಿ ಅನುವಾದ - ಡಾ. ಅಲಿ ಒಜೆಕ್ ಹಾಗೂ ಇತರರು - ಅನುವಾದಗಳ ವಿಷಯಸೂಚಿ

ಪವಿತ್ರ ಕುರ್‌ಆನ್ ತುರ್ಕಿ ಅರ್ಥಾನುವಾದ - ಉಲಮಾ ಒಕ್ಕೂಟ - ರುವ್ವಾದ್ ಅನುವಾದ ಕೇಂದ್ರದ ವತಿಯಿಂದ ಇದನ್ನು ಸರಿಪಡಿಸಲಾಗಿದೆ. ಸಲಹೆ, ಮೌಲ್ಯಮಾಪನ ಮತ್ತು ನಿರಂತರ ಪ್ರಗತಿಗಾಗಿ ಮೂಲಪ್ರತಿಯು ಲಭ್ಯವಿದೆ.

ಮುಚ್ಚಿ