ශුද්ධවූ අල් කුර්ආන් අර්ථ කථනය - ශුද්ධ වූ අල්කුර්ආන් අර්ථ විිවරණයේ සංෂිප්ත අනුවාදය- තුර්කි පරිවර්තනය * - පරිවර්තන පටුන


අර්ථ කථනය පරිච්ඡේදය: සූරා අල් වාකිආ   වාක්‍යය:

Sûretu'l-Vâkıa

සූරාවෙහි අරමුණු:
بيان أحوال العباد يوم المعاد.
Kıyamet günü, kulların ne durumda olacakları anlatılmıştır.

إِذَا وَقَعَتِ ٱلۡوَاقِعَةُ
Kıyametin kopması kaçınılmazdır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَيۡسَ لِوَقۡعَتِهَا كَاذِبَةٌ
Dünyada yalanladıkları gibi artık kıyametin kopmasını kimse yalanlayamayacaktır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
خَافِضَةٞ رَّافِعَةٌ
Kâfir ve fâcirleri cehenneme koyarak alçaltıcı; Mümin ve takva sahiplerini cennete koyarak yükselticidir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِذَا رُجَّتِ ٱلۡأَرۡضُ رَجّٗا
Yer büyük bir sarsıntı ile sarsıldığında.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَبُسَّتِ ٱلۡجِبَالُ بَسّٗا
Dağlar paramparça olduğu zaman.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَكَانَتۡ هَبَآءٗ مُّنۢبَثّٗا
Bu paramparça olmaktan dolayı yerinde sebat edemeden toz duman haline geldiği zaman.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَكُنتُمۡ أَزۡوَٰجٗا ثَلَٰثَةٗ
O günde sizler üç sınıf olduğunuz zaman.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ
Sağ taraf ehli öyle kimselerdir ki, imanları sebebiyle kitaplarını sağ taraftan alırlar. Onların makamları ne büyük, ne yüksektir!
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ
Sol taraf ehli öyle kimselerdir ki, kitaplarını sol taraflarından alırlar. Onların makamları ne kötü, ne aşağılıktır!
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ
Dünyada hayır işleme hususunda yarışanlar, ahirette cennete girme hususunda da en önce olanlardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡمُقَرَّبُونَ
İşte onlar, Allah'ın katında yakınlaştırılmış kimselerdir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Onlar Naim cennetlerindedirler. Çeşitli nimetlerden faydalanmaktadırlar.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onlar bu ümmetten ve geçmiş ümmetlerden oluşan bir topluluktur.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَقَلِيلٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ
İnsanların az bir kısmı da ahir zamanda hayırda yarışıp yakınlaştırılmış kimselerdendir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
عَلَىٰ سُرُرٖ مَّوۡضُونَةٖ
Altınla dokunmuş tahtlar üzerindedirler.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيۡهَا مُتَقَٰبِلِينَ
Karşılıklı oturup bu tahtlara yaslanırlar. Onlardan hiçbiri başkasının ensesine bakmaz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
මෙ⁣ම පිටුවේ තිබෙන වැකිවල ප්‍රයෝජන:
• دوام تذكر نعم الله وآياته سبحانه موجب لتعظيم الله وحسن طاعته.
Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'nın ayetlerini ve nimetlerini devamlı hatırlamak, Yüce Allah'ı tazim etmeyi ve O'na en güzel şekilde itaat etmeyi gerekli kılar.

• انقطاع تكذيب الكفار بمعاينة مشاهد القيامة.
Kıyameti ayan beyan görmeleri ile kâfirlerin yalanlamaları ortadan kalkmıştır.

• تفاوت درجات أهل الجنة بتفاوت أعمالهم.
Amellerinin farklılıklarına göre cennet ehlinin dereceleri de farklı olacaktır.

يَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ
Kendilerine yaşlılık ve fanilik isabet etmeyen gençler, onlara hizmet etmek için etraflarında dolaşır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
بِأَكۡوَابٖ وَأَبَارِيقَ وَكَأۡسٖ مِّن مَّعِينٖ
(O hizmetçiler) kulpsuz kadehler, kulplu testiler ve cennetten akıp gelen ve kesintiye uğramayan şaraplarla dolu kadehlerle etraflarında dolaşırlar.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ
Dünyadaki içkiler gibi değildir. Onu içenin ne başı ağrır, ne de aklı gider.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ
O hizmetlerinde bulunan gençler, istedikleri meyveler ile etraflarında dolanırlar.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ
Nefislerinin arzuladığı kuş etleriyle de etraflarında dolanırlar.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَحُورٌ عِينٞ
Cennette onlar için gözleri iri güzel kadınlar vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ
Sanki sedefinin içinde saklı inciler gibi.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
(Bütün bunlar) dünyada işlemiş oldukları salih amellerin karşılığında mükâfat olarak verilir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا
Cennette ne boş bir söz, ne de sahibine günah getirecek söz işitirler.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا
Meleklerin kendilerine verdiği selam ve birbirleri arasındaki selamlaşmalardan başka bir şey işitmezler.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ
Sağ taraf ehli; öyle kimselerdir ki, imanları sebebiyle kitapları sağ taraflarından verilir. Allah katında onların makamları ne büyük, ne yücedir!
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ
Dikenleri olmayan ve kimseye eziyet vermeyen sedir ağaçlarında.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ
Salkımları bir araya toplanmış muz ağaçlarında.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ
Yok olmayacak devamlı uzun gölgeler vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَمَآءٖ مَّسۡكُوبٖ
Durmadan akan sular vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ
Sınırsız bir çok meyve vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَّا مَقۡطُوعَةٖ وَلَا مَمۡنُوعَةٖ
O (meyveler) kesinlikle tükenmez, mevsime ihtiyaç duymazlar. Hangi vakit isterseler bir mani olmadan ulaşırlar.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَفُرُشٖ مَّرۡفُوعَةٍ
Tahtların üzerinde yükseltilmiş döşekler içindedirler.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِنَّآ أَنشَأۡنَٰهُنَّ إِنشَآءٗ
Biz bu zikredilen hurileri alışılmışın dışında yeniden yarattık.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَجَعَلۡنَٰهُنَّ أَبۡكَارًا
Onları daha önceden el değmemiş bakireler kıldık.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
عُرُبًا أَتۡرَابٗا
Onları aynı yaşta, eşlerine sevgili kıldık.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لِّأَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ
Mutluluklarının göstergesi olarak sağ taraf ehli için onları (hurileri) yarattık.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onlar, geçmiş ümmetlere (gönderilmiş) peygamberlerin topluluklarıdır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ
Ümmetlerin sonuncusu Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ümetinden bir topluluktur.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلشِّمَالِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلشِّمَالِ
Sol taraf ehli öyle kimselerdir ki, kitaplarını sol taraflarından verilir. Onların halleri ve akibetleri ne kötüdür!
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فِي سَمُومٖ وَحَمِيمٖ
Sıcaklığı şiddetli olan rüzgârlar ve sıcaklığı şiddetli olan sular içindedirler.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَظِلّٖ مِّن يَحۡمُومٖ
Kapkara duman gölgesinin içindedirler.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَّا بَارِدٖ وَلَا كَرِيمٍ
Güzel bir esinti de yoktur, güzel bir manzara da yoktur.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُتۡرَفِينَ
Şüphesiz ki onlar, bu azaba uğratılmadan önce dünyada bolluk içinde yaşıyorlardı. Onlar ancak arzularını önemsiyorlardı.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَكَانُواْ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلۡحِنثِ ٱلۡعَظِيمِ
Allah'ı küfretmek ve O'nun dışında putlara ibadet etmekte ısrar ediyorlardı.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَكَانُواْ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
Yeniden dirilişi inkâr edip, alay ederek ve bunun olmasını uzak görerek şöyle diyorlardı: "Ölüp, toprak ve çürümüş kemik yığını haline geldikten sonra yeniden mi diriltileceğiz?"
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ
"Bizden önce ölen atalarımız da mı diriltilecekler?"
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
قُلۡ إِنَّ ٱلۡأَوَّلِينَ وَٱلۡأٓخِرِينَ
-Ey Resul!- Yeniden dirilişi inkâr edene de ki: "Şüphesiz hem öncekiler, hem sonrakiler (diriltileceklerdir)."
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَمَجۡمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ
Hesap ve karşılık için kıyamet gününde bir araya getirileceklerdir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
මෙ⁣ම පිටුවේ තිබෙන වැකිවල ප්‍රයෝජන:
• العمل الصالح سبب لنيل النعيم في الآخرة.
Salih amel, ahiretteki nimetlere nail olmanın sebebidir.

• الترف والتنعم من أسباب الوقوع في المعاصي.
Nimet ve bolluk içinde olmak, günaha girmenin sebeplerindendir.

• خطر الإصرار على الذنب.
Günahlarda ısrarcı olmak çok tehlikelidir.

ثُمَّ إِنَّكُمۡ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلۡمُكَذِّبُونَ
Sonra siz -Ey yeniden dirilişi yalanlayanlar! Dosdoğru yoldan sapanlar!- Kıyamet günü, meyvelerin en kötüsü ve pisi olan zakkum ağacının meyvesini muhakkak yiyeceksiniz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَأٓكِلُونَ مِن شَجَرٖ مِّن زَقُّومٖ
Sonra siz -Ey yeniden dirilişi yalanlayanlar! Dosdoğru yoldan sapanlar!- Kıyamet günü, meyvelerin en kötüsü ve pisi olan zakkum ağacının meyvesini muhakkak yiyeceksiniz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ
Boş midelerinizi bu ağacın acı (meyvesi) ile dolduracaksınız.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَشَٰرِبُونَ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡحَمِيمِ
Bunun üzerine de kaynar sudan içeceksiniz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَشَٰرِبُونَ شُرۡبَ ٱلۡهِيمِ
Sürekli susuzluk hissetme hastalığı sebebi ile devenin çok su içtiği gibi siz de ondan içeceksiniz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
هَٰذَا نُزُلُهُمۡ يَوۡمَ ٱلدِّينِ
Bu zikredilen acı yemek ve kaynar su, karşılık gününde kendisi ile karşılanacakları ziyafetleridir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
نَحۡنُ خَلَقۡنَٰكُمۡ فَلَوۡلَا تُصَدِّقُونَ
-Ey yalanlayanlar!- Siz yok iken biz sizi yarattık. Öldükten sonra sizi diriltip hayat vereceğimizi tasdik etmeniz gerekmez mi?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أَفَرَءَيۡتُم مَّا تُمۡنُونَ
-Ey insanlar- Hanımlarınızın rahimlerine döktüğünüz meniyi görmez misiniz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ءَأَنتُمۡ تَخۡلُقُونَهُۥٓ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡخَٰلِقُونَ
O meniyi yaratan siz misiniz? Yoksa onu yaratan biz miyiz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
نَحۡنُ قَدَّرۡنَا بَيۡنَكُمُ ٱلۡمَوۡتَ وَمَا نَحۡنُ بِمَسۡبُوقِينَ
Aranızda ölümü biz takdir ettik. Her birinizin takdir edilmiş bir eceli vardır. Ne öne alınır, ne de gecikir. Biz aciz de değiliz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ أَمۡثَٰلَكُمۡ وَنُنشِئَكُمۡ فِي مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Yaratılmış olduğunuz tabiatı tanıyıp, bildiğiniz şeklinizi bilmediğiniz tabiat ve şekilde değiştirip, yaratalım diye.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَلَقَدۡ عَلِمۡتُمُ ٱلنَّشۡأَةَ ٱلۡأُولَىٰ فَلَوۡلَا تَذَكَّرُونَ
Sizi ilk olarak nasıl yarattığımızı biliyorsunuz? Sizi ilk olarak yaratanın öldükten sonra yeniden sizi diriltmeye kadir olduğunu bilip ibret almanız gerekmez mi?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أَفَرَءَيۡتُم مَّا تَحۡرُثُونَ
Tarlaya ektiğiniz tohumu görmez misiniz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ءَأَنتُمۡ تَزۡرَعُونَهُۥٓ أَمۡ نَحۡنُ ٱلزَّٰرِعُونَ
O tohumu bitiren siz misiniz? Yoksa bitiren biz miyiz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَوۡ نَشَآءُ لَجَعَلۡنَٰهُ حُطَٰمٗا فَظَلۡتُمۡ تَفَكَّهُونَ
Bu ekini olgunlaşmaya ve yetişmeye yakın kuru bir çöp yapmayı dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Ona ne isabet ettiğine dair şaşırıp kalırdınız.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِنَّا لَمُغۡرَمُونَ
Şöyle dersiniz: "Harcadığımız şeylerin ziyana uğramasıyla azap ediliyoruz."
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ
"Bilakis biz rızıktan mahrum edildik."
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أَفَرَءَيۡتُمُ ٱلۡمَآءَ ٱلَّذِي تَشۡرَبُونَ
Susadığınızda içtiğiniz suyu gördünüz mü?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ءَأَنتُمۡ أَنزَلۡتُمُوهُ مِنَ ٱلۡمُزۡنِ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡمُنزِلُونَ
Gökteki buluttan onu indiren siz misiniz? Yoksa onu indiren biz miyiz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَوۡ نَشَآءُ جَعَلۡنَٰهُ أُجَاجٗا فَلَوۡلَا تَشۡكُرُونَ
Eğer bu suyu içme ve sulamada kullanamayacağınız şekilde çok tuzlu yapmak isteseydik, öyle yapardık. Size rahmet olarak bu suyu tatlı bir şekilde indirdiği için Yüce Allah'a şükretmeyecek misiniz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أَفَرَءَيۡتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِي تُورُونَ
Kendisinden faydalanmak için tutuşturduğunuz ateşi gördünüz mü?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
ءَأَنتُمۡ أَنشَأۡتُمۡ شَجَرَتَهَآ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡمُنشِـُٔونَ
Yakıp tutuşturduğunuz ağaçları sizler mi yarattınız? Yoksa size olan şefkatimizden dolayı onu yaratan bizler miyiz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
نَحۡنُ جَعَلۡنَٰهَا تَذۡكِرَةٗ وَمَتَٰعٗا لِّلۡمُقۡوِينَ
Biz bu ateşi, ahiret ateşini size hatırlatan bir ibret ve sizden yolculuk edenler için bir faydalanma kıldık.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَسَبِّحۡ بِٱسۡمِ رَبِّكَ ٱلۡعَظِيمِ
-Ey Resul!- Azim olan Rabbini yakışık olmayan her şeyden tenzih et.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
۞ فَلَآ أُقۡسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ
Yüce Allah, yıldızların yer ve yörüngelerine yemin etmiştir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَإِنَّهُۥ لَقَسَمٞ لَّوۡ تَعۡلَمُونَ عَظِيمٌ
Gerçekten yıldızların bu yörüngelerine edilen yemin -büyüklüğünü bilirseniz- içinde barındırdığı sayısız ibret ve ayetler bakımından pek büyüktür.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
මෙ⁣ම පිටුවේ තිබෙන වැකිවල ප්‍රයෝජන:
• دلالة الخلق الأول على سهولة البعث ظاهرة.
İlk yaratılış, yeniden diriltmenin kolay olduğunun delilidir.

• إنزال الماء وإنبات الأرض والنار التي ينتفع بها الناس نعم تقتضي من الناس شكرها لله، فالله قادر على سلبها متى شاء.
Suyun indirilmesi, yerin ekinler bitirmesi ve insanların faydalanmakta olduğu ateş, insanların Yüce Allah'a şükretmelerini gerektiren nimetlerdendir. Allah Teâlâ dilediği zaman bu nimetlerini çekip almaya kadirdir.

• الاعتقاد بأن للكواكب أثرًا في نزول المطر كُفْرٌ، وهو من عادات الجاهلية.
Yağmurun yağmasında yıldızların etkisi olduğuna inanmak küfürdür ve bu cahiliye adetlerindendir.

إِنَّهُۥ لَقُرۡءَانٞ كَرِيمٞ
-Ey insanlar!- Size okunan bu Kur'an, içinde barındırdığı büyük faydalar bakımından pek değerli bir Kur'an'dır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فِي كِتَٰبٖ مَّكۡنُونٖ
İnsanların gözlerinden gizlenmiş bir kitaptadır ki, o Levh-i Mahfûz'dur.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
لَّا يَمَسُّهُۥٓ إِلَّا ٱلۡمُطَهَّرُونَ
Ona ancak günah ve kusurlardan temizlenmiş melekler dokunabilir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
تَنزِيلٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Tüm canlıların Rabbi olan Allah tarafından, peygamberi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e indirilmiştir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
أَفَبِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ أَنتُم مُّدۡهِنُونَ
-Ey müşrikler!- Siz; bu sözü (Kur'an'ı) yalanlıyor, tasdik etmiyor musunuz?
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَتَجۡعَلُونَ رِزۡقَكُمۡ أَنَّكُمۡ تُكَذِّبُونَ
Yüce Allah'ın sizi nimetlerle rızıklandırmasına karşılık O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? Yağmurun yağmasını yıldızlara nispet edip; "Falanca ve filanca yıldız sayesinde bize yağmur verildi mi?" diyorsunuz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَلَوۡلَآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلۡحُلۡقُومَ
Can boğaza gelip dayandığında.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَنتُمۡ حِينَئِذٖ تَنظُرُونَ
O vakit, siz önünüzde can çekişip ölüm döşeğinde olan kişiye bakakalırsınız.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنكُمۡ وَلَٰكِن لَّا تُبۡصِرُونَ
Biz; ilmimiz, kudretimiz ve meleklerimiz ile ölülerinize sizden daha yakınız. Fakat sizler o melekleri görmüyorsunuz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَلَوۡلَآ إِن كُنتُمۡ غَيۡرَ مَدِينِينَ
Madem iddia ettiğiniz gibi işlemiş olduğunuz amellerinizin karşılığını görmek için yeniden diriltilmeyeceksiniz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
تَرۡجِعُونَهَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Eğer doğru söylüyor iseniz, ölülerinizden çıkan bu ruhu geri çevirsenize! Ancak bunu yapmaya güç yetiremezsiniz.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ
Eğer ölen kimse hayırda yarışan birisi ise.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَرَوۡحٞ وَرَيۡحَانٞ وَجَنَّتُ نَعِيمٖ
Onun için ardında yorgunluk olmayan rahatlık, güzel rızık ve rahmet vardır. Ve onun için canının çektiği şeylerle rızıklandırıldığı cennet vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ
90-91 Eğer ölen kişi sağ taraf ehlinden ise onların durumu için kaygı duyma. Zira onlar için selamet ve güven vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَسَلَٰمٞ لَّكَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ
90-91 Eğer ölen kişi sağ taraf ehlinden ise onların durumu için kaygı duyma. Zira onlar için selamet ve güven vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡمُكَذِّبِينَ ٱلضَّآلِّينَ
Eğer ölen kişi dosdoğru yoldan sapan, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiklerini yalanlayanlardan ise.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَنُزُلٞ مِّنۡ حَمِيمٖ
O kişinin karşılanacağı ziyafet alabildiğine kaynar sudur.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
وَتَصۡلِيَةُ جَحِيمٍ
Onun için cehennem ateşinde yanmak vardır.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ ٱلۡيَقِينِ
-Ey Resul!- Şüphesiz ki sana bu anlattıklarımız, üzerinde şüphe olmayan hakikatlerdir.
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
فَسَبِّحۡ بِٱسۡمِ رَبِّكَ ٱلۡعَظِيمِ
Azim olan Rabbinin adını tespih et ve O'nu bütün noksanlıklardan tenzih et!
අල්කුර්ආන් අරාබි අර්ථ විවරණ:
මෙ⁣ම පිටුවේ තිබෙන වැකිවල ප්‍රයෝජන:
• شدة سكرات الموت وعجز الإنسان عن دفعها.
Ölüm sarhoşluğu çok şiddetlidir ve insan bunu kendisinden defetmek konusunda son derece acizdir.

• الأصل أن البشر لا يرون الملائكة إلا إن أراد الله لحكمة.
Yüce Allah'ın bir hikmet gereği dilemesi hariç, asılda insanlar melekleri göremezler.

• أسماء الله (الأول، الآخر، الظاهر، الباطن) تقتضي تعظيم الله ومراقبته في الأعمال الظاهرة والباطنة.
Yüce Allah'ın (Evvel, Ahir, Zahir ve Bâtın) isimleri Allah'ı tazim etmeyi ve O'nun (kulları tarafından) açık ve gizli işlenen amellerde gözetlemesini içermektedir.

 
අර්ථ කථනය පරිච්ඡේදය: සූරා අල් වාකිආ
සූරා පටුන පිටු අංක
 
ශුද්ධවූ අල් කුර්ආන් අර්ථ කථනය - ශුද්ධ වූ අල්කුර්ආන් අර්ථ විිවරණයේ සංෂිප්ත අනුවාදය- තුර්කි පරිවර්තනය - පරිවර්තන පටුන

ශුද්ධ වූ අල්කුර්ආන් අර්ථ විිවරණයේ සංෂිප්ත අනුවාදය- තුර්කි පරිවර්තනය අල්කුර්ආන් අධ්‍යයන සඳහා වූ තෆ්සීර් මධ්‍යස්ථානය විසින් නිකුත් කරන ලදී.

වසන්න